Cengiz GÜLAÇ

KAFAYI BU TİPLERE TAKTIM BİR KERE!

Cengiz GÜLAÇ

Daha önce bugün yazacağım konuyu köşemde değerlendirmiştim. Bu sefer niyetim sert bir dalış yapmak! Bakalım ayarım nasıl olacak, ben de merak ediyorum…

            “Sahipsiz Elazığ” meselesine ayar oluyorum. Anlatayım efendim…

            “Sahipsiz Elazığ” tespitinin altında inceden inceye Elazığ adına söz sahibi olduğunu düşünen insanların basit kelime oyunları yatıyor aslında. Bakın, sahipsiz Elazığ’a ben sahip çıkıyorum imasından başka bir şey değil yapılmak istenen.

            Bu meseleyi habire gündeme getirenlere kimse de demiyor ki aga senelerce en çok sizin sesiniz çıktı, acaba bir şeyler yanlış gidiyorsa, sebebi sizin vasatınız… Daha doğrusu çapsızlığınız olmasın!

            Sürekli aynı cümleler…

            Cümle derken, öyle Türk tarihine geçecek, her biri tuğla gibi edebi metinler sanmayın canım!

            Elazığ’ın sahipsizliğinin sesi sizler olacaksanız, zaten vah halimize!

*****

            Devir Osmanlı devri. Sahipsiz İstanbul nidaları atan geri zekalı toy bir genç Mimar Sinan’ın yaptığı bir camiyi sırf eleştirmiş olmak için eleştireyim demiş ve “Bu caminin minaresi eğik” demiş.

            Bir geri zekâlıya izahta bulunmanın israf olacağını, zamanın israf edilmesinin de aslında haram sayılacağını bilen Mimar Sinan hiç gençle cebelleşmemiş!

            Eeee, Mimar Sinan olmak kolay değil…

            Mimar Sinan, “Minare eğik demek. Hemen minarenin ucuna bir halat bağlayın bakalım.” demiş ve çalışanlardan halatı çekmesini istemiş.

            Sonra bizim gence dönüp “Aslen nerelisin bakalım?” dememiş zannedersem! Belli mi olur, bakarsınız yabancı çıkmaz!

            Neyse, Mimar Sinan gence minarenin düzelip düzelmediğini sormuş ve genç “Hah işte, şimdi düzeldi!” demiş.

*****

            Her gün sırf söylenmiş olmak için söylenen sözler yüzünden öldürüyoruz beynimizdeki hücreleri, ne ki otuz kelimeyle konuşup yazan angut kendisini sahipsizliğimizin sahibi sansın diye!

            Sadece siz söylediniz diye minare eğik olmuyor ve eğik olan ne varsa sizin bir sözünüzle düzelmiyor.

            Tek yaptığınız insanlara mutsuzluk aşılamak.

            Bu kötü, şu kötü, o kötü…

            Bu kadar kötülüğün ve yanlışlığın arasında nasıl oluyor da sizler doğru oluyorsunuz? Bu kadar yanlıştan doğru çıkmaz ki…

            Temel insani ve ahlaki değerler düzelmeden bir toplum düzelebilir mi deseniz, kelime kuramazlar,…

            Zihni, vicdanı özgür olmayan bir toplum ortaya bir değer koyabilir mi diye sorsanız, anında bilinç altındaki ahlak zabıtası ortaya çıkıp, kirli dağarcıklarında ne kadar bastırılmış faşist damar varsa sizin özgürlükler dediğiniz değerleri boğmaya başlar,…

            Kişi veya kurumların yapıp ettikleri beni ilgilendirmiyor. İsteyen istediğini eleştirir, ki ben sürekli eleştiriyorum zaten.

            Ancak Elazığ aslında güzel insanların yaşadığı bir şehirdir. Kültürü, töresi, komşuluğu, insanlığı… Kadim bir kültürdür bu topraklar.

            Elazığ’ın sorunu sahipsizlik değildir…

            Elazığ’ın sorunu, sahipsizlik üzerinden sürekli huzurumuzu kaçıran ve bizlerin sahibi olduğu iddiasında olan insanların ortaya hiçbir evrensel değer sunamayıp içimize mutsuzluk tohumu ekmesidir…

            Sözünü ecza zannedenler,…

            Sizin söz zannettiğiniz aslında ortaya saçtığınız kusmuklarınızdan başka bir şey değildir!

HAYDİ HAYIRLI OLSUN İNŞALLAH

            Kanal 23’te Sevgili Zülfü Bal’ın hazırlayıp sunduğu ve her geçen güm bir ekran klasiği olma yolunda başarılı bir şekilde giden “Gece Görüşü” isimli programa bu haftadan itibaren her Cuma günü “Gece Görüşü Objektif” programıyla ben de daimi yorumcu olarak katılacağım.

            Önümüzdeki haftalarda köşemde geniş bir değerlendirme yapmayı düşünüyorum. Bugün duyuru niteliğinde bir kısa bir yer ayırdım. Hele bir yola çıkalım, bir iki kelam ederiz.

            Cuma akşamı saat 23:00’da hepinizi ekran başına bekliyorum. Görüşlerinizi yazarsanız çok sevinirim. Programlarda yol haritamız olmuş olur ve sizlerden gelen yorumları paylaşma şansı yakalamış oluruz.

            İnşallah kaliteli bir program olur. Hem kendi adımıza hem de şehir adına faydalı bir iş yapabilirsek ne mutlu bize.

            Unutmayın, her Cuma saat 23:00’da Kanal 23 ekranının başına bekliyoruz…

Yazarın Diğer Yazıları