Cengiz GÜLAÇ

HAYDİ, BİRLİKTE DÜŞÜNELİM

Cengiz GÜLAÇ

İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder diyen Ak Parti’nin iptal edilen seçim sonunda farkla İstanbul’u kaybetmiş olmasının elbette ki birçok sebebi var. Gelin hep birlikte Ak Parti’nin nedenkaybettiğinin, biraz seçime özel sebeplerini, biraz da genel hatalarını yazmaya çalışalım…

Haydi, birlikte düşünelim…

1-Millet yine, yeniden, inatla mağdurdan yana tavır gösterdi. Bir şey olduğuna dair elimizde bir delil yok ama bu bir şey olmadığı anlamına gelmiyor, mutlaka bir şey olmuş olmalı gerekçesiyle seçim iptalini millete anlatıp, insanların zekasını ve vicdanını küçümserseniz, sonuç bu olur. Seçimin iptal edilmesi hukuki değil, siyasi bir karardı. Yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran Ak Parti kendi silahıyla vurulmuş oldu.

2-“Mısır’ın Sisi’si kazanır, İsrail kazanır, Pennsylvania kazanır, Kudüs düşer, 15 Temmuz şehitleri kaybeder,…” Gibi söylemleri artık milletin yemediğini gördük.

3-Bekadan Apo’nun mektubuna savrulup, TRT’ye yavru Öcalan’ı çıkartmanın nasıl bir milli duruş olduğu ve bekanın bu savrulmada nerede kaldığı sorgulanır… Ki sorgulandığını sandıkta gördük.

4-Her zaman olduğu gibi hikâyesi olan kazandı. Millet bir kere daha saldırgan politikalardan, tehdit dilinden, üst perdeden konuşanlardan haz etmediğini gösterdi. Sürekli gücükler dağıtıp sevgi pıtırcığı rolünü oynamaktan başka sermayesi olmayan vasat bir tipten mağdur bir kahraman yaratıldı.

5-Mansur Yavaş’ı yargı eliyle tehdit etmenin Ankara’nın kaybedilmesine sebep olduğunu göremeyenler son hafta İmamoğlu’nu yargı eliyle tehdit etmekte medet aradı. Olmadı.

6-Her türlü dini simge yavan bir şekilde kullanıldı. Cami önlerinde hocalarla miting yapıldı. Samimiyetsiz dini vurgunun işe yaramadığı, ahlaktan yoksun muhafazakârlaştırma projelerinin ters teptiği görüldü.

7-Seçime yakın, kurulacağı söylenen yeni partiye geçmesinler diye partinin eskilerine rüşvet/ulufe kıvamında dağıtılan makamların, evine ekmek götürmekte zorlanan vatandaş nezdinde vücutta şişkinlik yapıp ödeme sebep olduğu görüldü.

8-Mevcut medya düzeninden insanların artık tiksindiği tescillenmiş oldu. Vicdanlı, namuslu, dürüst, biat etmeyen fikir insanları yeniden medyada yer bulmalı. Tek sermayesi iktidarı yalamak olan, dakikada 3 bin dil darbesini muntazaman atan cahil yalama medya figürleriyle kıyılan sefil nikâh bozulmalı.

9-Kılıçdaroğlu’na yumruk atan inek hırsızı Osman Amcayı yedirmeyiz diyen il başkanı başta olmak üzere, Osman Amcayla selfi çeken ne kadar partili varsa yumruklamadan kibarca kapının önüne koyulmalı. Ak Parti süratle trol zihniyetinden uzaklaşmalı. Geçte olsa usulen Kılıçdaroğlu’ndan özür dileyip, şiddetin her türlüsünün karşısında olunduğu gösterilmeli.

10-MHP ile yapılan ittifakın Ak Parti’nin kuruluş felsefesine ne kadar uyduğu tartışılıp, hamasi dilin Ak Parti’nin sonu olacağı görülmeli.

11-Partiyi Karadenizliler partisi haline getirmenin sonuçları masaya yatırılmalı. Siyasette, ticarette, bürokraside Karadeniz hegemonyasına son verilip, tüm yerel dengelerle birlikte liyakat esas alınmalı.

12-Ekonomi beka sorunu yapılmalı. İstihdama, üretime yönelik modeller örnek alınmalı. İsraf önlenmeli. Gösterişe, şatafata son verilmeli.

13-Yolsuzluklarla mücadele edilmeli. Şaibeli isimlerle yollar ayrılmalı.

14-Acilen genel kurula gidilip tek sermayesi itaat olan tipler partiden temizlenip yetenekli insanların önü açılmalı.

15-Bakanlık makamına yeniden itibar getirilmeli. Bakanlar söyleneni yapan düşük profilli insanlardan değil, projesi, fikri olan, yeri geldiğinde itiraz edecek cesarete sahip olan kişilerden seçilmeli.

16-Sayın Berat Albayrak’a teşekkür edilip asli görevine, yani damatlığa geri döndürülmeli. Bakın burası çok önemli! Değil başka partiden olanların, ilk başta Ak Partililerin Damat beyden hiç haz etmediği gerçeği ile yüzleşmeli.

17-Sayın Cumhurbaşkanı 1994’te belediye başkanı olduğunda herkesin ablası, kardeşi gibi evin içinden biri gibi kabul edilen mazbut Emine Hanımın bugün 350 bin liralık çantayla fakir Müslümanlara şükrü telkin etmesinin antipatiye sebep olduğu zor da olsa kabul edilmeli. Valiler başta olmak üzere, tüm bürokrasiyi, iş dünyasını Külliyede toplayıp, ilköğretimin haricinde hiçbir eğitimi, çalışması yokken, atık su gibi teknik konularda Emine Hanımın konferans vermesinin Ak Parti’yi sevimsiz hale getirmekten başka hiçbir faydasının olmadığı görülmeli.

18-Yine başka partilileri geçtim, ilk önce Ak Partililerin Sayın Bilal Erdoğan’dan, Sayın Sümeyye Erdoğan’dan hiç hoşlanmadığını birileri yüksek sesle dile getirmeli. Askere gitmemiş Bilal Beyin Afrin operasyonunda insansız hava araçlarının karargahında muzaffer bir komutan edasıyla fotoğraflar çektirmesinin, evladını askere yollayan, şehit veren, KPSS sınavından bile ümidini kesip, işsizlikle mücadele eden sıradan gençler nezdinde ne anlama geldiği düşünülmeli.

19-Hiçbir işe yaramayan, yerel siyasette birilerine güç devşirmenin haricinde ne işe yaradığı bilinmeyen, aklı başında gençlerin gıcık olduğu o vakıflar, dernekler vs ya kapatılmalı ya da gerçekten fikir üreten, yetenekli insanların olduğu yerler haline getirilmeli.

20-İllerde Ak Partililerin birbirlerinden nefret ettiğini birileri yukarılara anlatmalı. Yerelde Ak Parti’de siyaset yapanların kalibresi masaya yatırılmalı.

21-AB hikâyesi hatırlanmalı. Temel hak ve özgürlükler partinin ana felsefesi olmalı. Yargı bağımsızlığının kıymeti anlaşılmalı.

22-Son üç beş yılda gelinen noktaya bakılıp, bu süreçte akıl hocalığı yapanlar tekme tokat olmasa da, kibarca kapının önüne koyulmalı.

23-İnattan vaz geçilip, Gül, Babacan, Davutoğlu, Şimşek ne diyor diye kulak kabartılmalı.

24-FETÖ ile mücadele sil baştan gözden geçirilmeli.

25-Toplumsal barışı sağlama görevinin iktidarda olduğu hatırlanmalı. Sadece herkese gülücükler dağıtıp, toplumsal barışa vurgu yapan bir hikâyeyi İstanbul’da insanların nasıl bir iştahla satın aldığı analiz edilmeli. Kutuplaşmaya son verilmeli.

26-...

27-...

...

...

...

348-..

349-...

350- Türk siyasi tarihinin gelmiş geçmiş en büyük başarılarına imza atan, 15 Temmuzda tarihe geçecek iradeyi ve direnişi gösteren, her şeye rağmen halen daha insanların sevdiği ve ümit bağlamak istediği Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nerden, nasıl geldik, nereye gidiyoruz diyerek hikâyenin başlangıcına dönüp özeleştiri yapmalı ve her şeyden, herkesten ve her kurumdan önce Sayın Cumhurbaşkanı değişmeli. Kendisi değişmedikçe, sürekli insan kaynağını tüketen bir yapıdan yanlışları düzeltemezsiniz. Zira her yeni gelen sizin yanlışlarınızı devam ettiriyorsa, oradan farklı fikirler ortaya çıkmaz.

Tek adamlığın sonu meğer iyi değilmiş!

Yazarın Diğer Yazıları