Cengiz GÜLAÇ

Ağar ve Şerifoğulları Hangi Konuda Farklı?

Cengiz GÜLAÇ

    Zaman zaman medya mahallesinde yaklaşık 9 yıldır mesai harcadığımı yazıyorum. 9 yıl boyunca siyasi duruşumu hiç saklamadım.
    Genel olarak AK Parti politikalarını desteklediğimi, özel olarak da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tartışmasız bir şekilde liderim olarak kabul ettiğimi açık açık ifade ettim.
    Ve bu 9 yıl boyunca hem vicdanım adına tarihe şerh düşmek için hem de savunduğum siyasi harekete katkım olsun diye gördüğüm hataları yazdım, söyledim…
    Destek olduğum konuları yazamaya kalkarsam kitap yazmam gerekir ancak özetle;
    Açılım sürecinin amacını desteklesem de o dönemki hataları eleştirdim,
    Yolsuzlukla mücadelenin yeterli olmadığını sayısız kere anlattım,
    Liyakat meselesinin zarar verdiğini hep vurguladım,
    Hata yapmışlarsa bakanları isim vererek eleştirdim,
    Tarım politikalarını eleştirdim,
    Ekonomide gördüğüm hataları anlattım,
    Dış politikayı beğensem de yeri geldiğinde gördüğüm eksiklikleri söyledim,
    Kültür, sanat, eğitim gibi alanlarda yetersiz olunduğunu anlattım,
    Zaman zaman din ve siyaset ilişkisinde aklıma yatmayan konular olduğunda açıkça ifade ettim,…
    Tüm bu yazdıklarıma tarih de arşiv de şahittir…
    9 yıllık medya serüvenimde Elazığ’da AK Parti saflarında siyaset yapan kişilerin neredeyse tamamıyla arkadaşlığım oldu. Bazılarıyla yakın dostluklar kurdum. Çok azıyla herhangi bir hukukum olmadı…
    Bu 9 yıl içerisinde yukarıda sıraladığım eleştirileri yaptığımda AK Parti’de siyaset yapan, milletvekilliği, belediye başkanlığı, il başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunan;
    Faruk Septioğlu hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Sermin Balık hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Şuay Alpay hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Zülfü Demirbağ hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Süleyman Selmanoğlu hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Tahir Öztürk hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Metin Bulut hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Ömer Serdar hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Ejder Açıkkapı hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Serpil Bulut hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Nusret Çoban hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Ramazan Gürgöze hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Şerafettin Yıldırım hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,
    Mücahit Yanılmaz hiçbir gün eleştirilerim için rahatsız olmadı, yorum yapmadı, itiraz etmedi,…
    Ama ne zaman ki saydığım kişilerle ilgili en ufak bir eleştiri getirdim, bazıları hariç;
    Küsen oldu,
    Nefret eden oldu,
    Gıcık kapan oldu,
    Trollerini üzerime salan oldu,
    Yakınlarına hücum emri veren oldu,…
    Yukarıda saydığım isimlerin hepsi de aslında güzel insanlar. Allah şahittir ki hiçbiriyle kişisel bir problemim olmadı. Hem aramızda kişisel ne olabilir ki? 
    Haksızlık ettiğim zamanlar da olmuştur. Ben hatasız birisiyim demiyorum.
    Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım tablonun özeti şudur:
    “Tek tek kariyerlerinize baktığımızda kıymetli olabilirsiniz. Ki, aksini söylemek en azından seçmenin iradesine saygısızlıktır. Ancak netice itibariyle Sayın Selmanoğlu hariç hepiniz kariyerlerinizin zirvesini Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğine borçlusunuz. Keşke bu şehirde davanıza gelen eleştirileri nefsinize gelen eleştiriler kadar önemseseydiniz!” (Elazığ’da AK Parti temsilcilerinin son on yılda kendi aralarındaki kavgaların partiye nasıl zarar verdiği bir başka yazının konusu olsun.)

   Gelelim zurnanın zırt dediği yere!

    Bu tablonun istisnası var mı peki?

    9 yıl boyunca medyada kalemimi ve kelamımı kıymetli kılan sizlersiniz. Bana güvenen insanlara tarih önünde, vicdanım ve kutsal bildiğim değerler üzerine yemin ederim ki,…
   Özel sohbetlerimizde ne zaman siyaset konuşmuşsak Sayın Zülfü Tolga Ağar ve Sayın Şahin Şerifoğulları her zaman; “Tamam, bazı yanlışlar olabilir ama Cumhurbaşkanımızı yalnız bırakamayız, zarar veremeyiz. Partili arkadaşlarımızı eleştirdiğimiz zaman sonuçta ucu Cumhurbaşkanımıza değiyor. Fikrine saygılıyız, sen bilirsin ama bizlerin hataları yüzünden partimize, Cumhurbaşkanımıza zarar vermememiz lazım…” demişlerdir. 

    Bana güvenenler beyanımı esas kabul edecektir. Güvenmeyene yapacak bir şey yok!
    Yukarıda isimlerini zikrettiğim dostlardan itiraz eden olursa da haklarını teslim ederim. Yeter ki hata bende olsun.
    Ama maalesef tablo bu!...     
 

Yorumlar 1
Ahmet 04 Haziran 2022 20:56

para ve düdük olan bir fıkra vardı çok komikti ya , herkes çocuk ve hocaya odaklanır , düdüğü kimse düşünmez öyle bir şey işte

Yazarın Diğer Yazıları