Cemil TURGUT

Vatan Siyaset Üstüdür

Cemil TURGUT

Son yıllarda komşularımızda ya da yakın ülkelerde yaşanan savaş ve iç karışıklıklar bize gösterdi ki, vatan sadece üzerinde acı tatlı hatıraların yaşandığı, yiyip içilen, eğlenilen, eğitim görülen, bir toprak parçasından ibaret değil. Vatanın bundan daha öte bir şey olduğunu hem bizim hem de başka ülkelerin sınırlarına; sırtlarında anneleri, kucaklarında çocuklarıyla kan ter içinde, can havliyle kendilerini atmaya çalışan insanları, yanaklarında boncuk boncuk gözyaşlarıyla ağlayan çocukları görünce bir kez daha anladık.

Vatanlarını terk edip bir yerlere sığınanların da savaş ve iç kargaşadan önce mutlu bir hayatları vardı. Evlerinde sıcak aile ortamları, lezzetli yemeklerin olduğu sofraları, çocukların sokakta ya da bahçede peşinden koştukları köpekleri vardı. Evlerin önünde sıralanmış arabaları, sokağın başında cami ve kiliseleri vardı.

Sonra ne mi oldu? Büyük bir kaos ve üzerlerine yağdırılan bombalardan dolayı zorunlu olarak vatanlarını terk ettiler. Hem de ne terk etme. Binlerce kişinin adeta üst üste çıktığı tren istasyonları, otobüs terminalleri ya da yürüyerek başka sınırlara ulaşma çabası manzaraları gözümüzün önünden gitmiyor. Sonuç hüzünlü ve mahzun bir boynu büküklük ile başka topraklarda sığıntı olmuş milyonlarca insan. Vatanın kıymetini anlamak için ibretlik tabloları trajik ifadelerle artırmak mümkün elbette.

Peki insanımızı bu trajik tablodan uzak tutmak için biz ne yapmalıyız? Öncelikle vatanımız olmadığında başkalarının sığınma imkanı bulduğu bazı coğrafyaların bize kapalı olacağını unutmamalıyız. Kaldı ki biz karakter olarak sığıntı olmayı asla kabul etmeyen ve özgür yaşamayı kendine şiar edinen bir milletiz. Tarihsel sürecimiz bunu bize açıkça göstermektedir.

Ancak bu gün geldiğimiz noktada vatanımızın hem içerden işbirlikçiler hem de dışarıdan bir takım güçler tarafından bölünmesi için büyük bir gayret olduğunu görüyoruz. İçerden adına siyaset denilen ve fakat bir iktidar değişikliği için nerdeyse her şeyin mubah görüldüğü bir anlayış var. Bu anlayış da ne yazık ki vatanımızı ciddi bir tehlikeye sürüklemektedir. Son günlerde siyaset dilinin ne kadar hırçınlaştığına ve çirkinleştiğine ekranlarda yapılan açıklamalarla şahit olmaktayız.

Parti ayırımı yapmadan ifade edelim ki siyasetin dili şu sıralar oldukça negatif ve kışkırtıcı. İktidarın yirmi yıllık bir birikimi yeni bir seçimle kaybetmemek için gösterdiği çabası daha da artacak gibi. İşsizlik, ekonominin olumsuz verileri iktidarın tabir yerindeyse yumuşak karnı. Bunu siyasi fırsata çevirmeye çalışan muhalefet partileri ise bir iktidar değişikliği için son kozlarını her türlü siyasi acımasızlıkla oynamaya kararlı gibi. Siyasette ince hesaplar elbette yapılır. Ancak siyasette her zaman millet ve ülke menfaati öncelikli olmalıdır.

Ne yazık ki bizdeki siyaset Batı’daki gibi millet ve ülke menfaati için değil, partilerin ya da şahısların menfaati için yapılmaktadır. Batı’da yapılan siyasetin “her şey ……için (ABD, Avrupa ülkelerini boşluğa yerleştirin) gibi ifadeleri bu ülkelerdeki insanların adeta zihnine kazıma amacıyla yapıldığını hatırlayalım. Bir bakıma vatanlarını ve milletlerini siyaset üstü tutmaktadırlar.

İşte bu noktada yazı başlığımız olan “vatan siyaset üstüdür” ifadesini, ülkemizi ve insanımızı siyasi hoyratlığa kurban vermemek için cidden ve şiddetle önemsememiz gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bizim ülkemizdeki siyasetin de vatanımızın ve milletimizin menfaatini önceleyerek yapılması gerektiğini zihnimize kazımalıyız. Başka vatanımızın olmadığının, başka topraklarda yaşayamacağımızın bilincinde olarak siyaset yapmalıyız. Düşman zaten zayıf bir anımızı kollamaktadır. Siyaset adı altında yaptıklarımızla birbirimize düşerek ülkemizin zayıflamasına izin vermeyelim.

Yazarın Diğer Yazıları