Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şiir Sohbetleri

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kar yağdı, çorak toprak suya kandı
Bulut bulut aktı, gönüller yıkandı
Rahmete açılır, dilek kapısı;
Gözyaşıyla dua, zamana uyandı.

OKUL
Okul, milletin ruh köküne işaret
Anne-Baba, Öğretmen; her birimize,
Çağrısı; ‘gelecek nesli ihya et’
Bedri, ‘yarın ağlanmasın halimize’

SÖZ DİNLEMEYEN
Akıl danışmayan, söz dinlemeyen,
“Ben yaparım, olur!” diyen biçare
Yıkık, viraneye döner eserin
Gün gelir, sözün olur; pare, pare

BİR BOZAN OLMA!
Kurulu düzeni, ‘bir bozan olma!’
Duruşun olsun, ‘arabozan olma’
Kahramanlar iz bırakır, ardından,
Yüreksizle birlikte tozan olma!

EDEP YAHU
Edep Yahu; insanın haddini bilmesi,
Dil ile sabır, sükûta ermesi
Esenlikle, huzuru gönlüne sermesi,
Pervane misali, aşkla dönmesi

VEFA
Vefa, sadece bir semtin adı mı?
Sohbet deminde, kahvenin tadı mı?
‘Vefalı dost’ yüreğiniz kadar sıcak;
Kara günlerin dostça feryadı mı?

RAĞBET
Seherlerde, rahmet rahmet nur yağar
Semaya açılan ellere rahmet
Gün ağarır, rahmet üstüne doğar;
Niyet eyle, gayretindedir rağbet

TEKLİF EDERİM
Teklif ederim; ‘hasat sizin olsun’
Yeter ki, atın toprağa tohumu
Üretin, n’olur; fırsat sizin olsun
Armağan edeyim, GÖNÜL YAZIMI

BASIN TOPLUMUN AYNASI
Basın, ‘toplumun aynası’ deriz
Aynalara, feryâd-ı figan ederiz
Su üstüne düşen gölgeler yaman;
Tuvali, aslına tercih ederiz.


TUTMAK İSTERDİM
Ellerimle tutmak isterdim seni
Nefeslen hele biraz daha derdim
Ecel terleri döktüğün anı,
Sancısıyla ateşe atma derdim

YÜKSELMEK
Yükselmek, ne dalsız, ne budaksız olur
Yükselmek, ne kolsuz, ne kanatsız olur
Ümitler fışkırır, dalgalar kadar sert;
Yükselmek, ne alsız, ne yüreksiz olur

LOZAN’DA
Lozan’da, Sevr’in duvarları yıkılır
Asrın, asırların kıvılcımı yakılır
Korkma! Âlem-i İslâm üzerine;
Azmin, hür iradenin mührü atılır
O mühür; Gazi ve Şehitlerin Mührü…
O mühür; Bilge Kaan’dan Atatürk’e;
Binlerce yılın; DEVLET-İ EBED MÜHRÜ

SÜZÜLMÜŞ BAL GİBİ
Gönlüm incelmiş, kıvrılmış tel gibi
Sedam, semaya akmış bir sel gibi
Dinleyin neyden; inim inim inler;
Dilim, özümden süzülmüş bal gibi

ZAN
Zan, bazen kuruntu yığını
Zan bazen kuşkular veya şüpheler
Zan, bazen yalanın kendisi
Zan, bazen apaçık iftira
Zan, bazen fitne ve fesata kapı…

ADIMLAR
Sabırla atılır adımlar
Tesbih, tesbih çekilir adımlar,
Gonca gül gibi açılır adımlar
Adımlar, yüreğin kendisi
Sükûtun inlemesi…

ELAZIĞ ŞEHRİMİZE
Uyan ey Şehir, matemi bırak!
Sana, gülistan yakışır
Mavi, masmavi hülyalarınla;
Sana tebessüm yakışır

KARTAL YUVASI
Bir tepeye konmuş, Kartal Yuvası
Seyrindeyim; dağ, tepe, vadi, dere…
Doğanın göz alıcı manzarası
Bozkır Anadolu’nun güzelliği
Buz tutar ellerin, esintisinde
Okşar yüzünüzü Baraj suları
Yeşil, haki, mavi, buğday desenli,
Ufkumun tuvali, zaman çelengi


 

Yazarın Diğer Yazıları