Acı üstüne acı, dert üstüne,
Yıldırımlar düşer, felaket olur!
Bu yükü, belayı nasıl kaldırır
Sevdasız gözlerde, husumet olur
Aczin gafletle birleştiği yerde
Mazlumun yanan yüreği de orda
Bir düşün, meydan kalır mı namerde
Nasihat alana nedamet olur
Alın teri, gözyaşına karışsın
Yol, yordam bil, kul hakkıyla barışsın
İyilikler, sevdanla bir yarışsın
İşte, derde merhem; feraset olur
Acı, derttir, kederdir, seldir, afettir
Bütün bunlar nasıl bir hal, davettir
Hüsnüniyet üzerine savlettir
Gönül yangınları marifet olur
Niyetin, amelin, feryada düştü
Karun gibi gözler, hüsrana düştü
Bela deryasında, imdada düştü
Dertlen, hak katında istimdat olur
***
İKİ KAVRAM
İki kavram; Özenmek ve kıskanmak
Birinde güzeli hayırla anmak
Dağlar gibi sabit, içinde ahenk
Diğerinde nefsini sultan sanmak…
PARA DENEN MERET
Para denen meret, ipsizi bey eder
Şatafatı seyret, soysuza kul eder
Alımlı çalımlı yürüyen biçare;
Şu dünya lanet(?) gözleri kör eder..
SENİN ADABIN
Senin dersin, adabın, hukukun; Töredir…
Hak bildiğin, dine-akla-örfe göredir
Bir çözülme, yozlaşma varsa kendinde bil
Nur feyzinde kelamın, ayetlerle süredir
BİR DELİ…
“Bir deli, bir kuyuya taş atar
Fesat, bir söze binbir yalan katar
Kaynatırlar kazanı, yalan söze;
Utanmaz! . Şehrin ikbalini satar.
GÖK BOŞLUĞUNA
Gök boşluğuna gözlerim dalıp gitti
Sonsuz azametine dermanım gitti
Örümcek yuvasını yapmaktan aciz
İdrakim, ilahi vecdi tadıp gitti..
HAYKIR...
Ümitsizlik kemirirken yurdumu
Haykır! Vesveseyi sök at kökünden
İste gönülden ilahi yardımı
Vefalı yar sanki gelir akından..
SİTEM DÜŞTÜ
Mısralar dizi dizi feryadımsın
Kırağı düşer gibi ilham düştü
Şiirim, sanatım, ufkum, nedimsin
Iraklarda gönlüme sitem düştü..
KALBİM ZAMANA...
Kalbim zamana efsunlu bir saat
İçimizde zemberek gibi döner
İlahi! bu ne mucizevi sanat
Ritminde âşıklar, mevla der, döner…
***
MÜNAFIKLARIN DURUMU
“(Onlar) sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizidirler (hakkı söylemezler),
Kördürler (hakikati görmezler). Bu yüzden onlar (hakka) dönmezler” (Bakara, 18)
NAMAZ VE ZEKÂT
“Hem namazı hakkıyla eda edin, zekâtı verin ve rükû edenlerle birlikte rükû edin” (Bakara, 43)
HAKKI GİZLEMEK!
“Hem siz (doğru olanı) bile bile hakkı batıl ile karıştırmayın
Ve hakkı gizlemeyin” (Bakara, 42)