Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

GÖNÜLLERİ SEVDA OLANLAR

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

                                                    
Genelde, Sivil Toplum Kuruluşu (STK) olarak telaffuz etmem!
Aklımda, zihnimde, hayalimde geçen yegâne isim, ‘Gönüllü Kuruluş’
Gönül, “kalpte oluşan duyguların kaynağı…”
O kaynakla beslenmek en muhterem değeri, ‘sevgiyle mayalanır’
Bu değerlerle tarihimize dönelim isterseniz!
Karşınıza, Ahi Evran düşüncesi çıkacaktır!
Bu düşüncenin mantığında,  ‘vakıf zihniyeti’ vardır
Asrımızda böyle bir düşünceyi/ böyle bir zihniyeti alkışlamalıyız.
Ahmet Yesevi ’nin ‘hikmet pınarlarının nasıl çağladığını görelim!
Tarihe bakınız, ‘çadır’ motifi hâkimdir.
Orta Asya’da hikmetli sözler söyleyen gönül ehline, ‘ozan...’ demişiz.
Ozanı, ‘kopuzuyla...’ bilmiş ve tanımışız
Doğudan Batıya doğru yüzünü çeviren bir millet...
Anadolu’ya akmışız...
Şairin dediği gibi, ‘Çil, Çil kubbeler serpen ordu...’
Çadır, cihanşümul bir motife dönüşüyor.
Kubbe tasarımında, bu milletin yürek çarpıntısı…
 ‘Ozan...’ sıfatı, vuslat pazarındadır artık;
‘Âşık Yunus ’derken, hikmet pınarlarının nasıl çağladığını;
Ummana karışmak üzere olduğunu görmemiz mümkündür.
‘Kopuz...’ dedik değil mi?
Gam kervanı öylesine yürümüş ki, belki bir silsilenin son halkalarından birisi olan,
Âşık Veysel’in elinde ‘saz...’ vardır.  
“Benim sadık yârim kara topraktır” diyen bir gönül bahadırıdır onlar   
Anadolu için ne dedik;
“Acılar sende sevgi, Yaralar sende merhem, Şefkat fışkırır Anadolu...”
Anadolu için ne dedik;
“Odunu aşk, Ocağı gönül
Göçle dağlanmış, hicapla bağlanmış nefesinde Anadolu...”
Anadolu için ne dedik;
“Yesevi dergâhında kökü,
Sana bina olur gövdesi,
Âlemi beslersin…”
Böyle bir diyarın insanlarıyız...
Gün gelmiş;
Şeyh Galipler, Yahya Kemaller, Dede Efendiler, Itriler...
Ses vermiş dağa, taşa, toprağa...
Düşünebilir misiniz?
Coğrafyamın bir yakasında Fuzuli’nin, beri yakasında Nedim’in sözleri,
 Harput’ta bestelenmiş ve söylenmiş…
Sözün, bayrak olması/ aşk ile dilden dile çağlaması budur işte…
Harput için nasıl bir ifade kullanmıştık, “tarihi buluşturan Vuslat Şehri…”
Böyle bir ruhaniyetle ne kadar büyük işler yapıldığının farkındayız bizler!
“N’olaydı, yar N’olaydı...” diyen Hacı Hayriler unutulabilir mi?
Bir döneme damgasını vuran ‘söz mimarları...’
Fikret Memişoğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ’nu unutmak mümkün mü?
Onlar bir hoş sedaydı! Gecenin üzerine düşmüş yıldızlar gibiydiler...
Erdemli insanların bulunduğu İrfan Ocakları, tarih kokuyor!
Kendimi, Yunus’un gönül pazarında hissediyorum!
Gönülleri Sevda Olanlar…
Sizler, yozlaşmanın/ çözülmenin/kokuşmanın/ pörsümenin karşısında kale surlarısınız.
Milletler kültürleriyle hayat bulurlar.
Gönül kaleleri, hiç sönmesin diyoruz. 
Şairin, “Asırların feryadı döküldü gırnatadan” derken,
Zaman yolculuğuna çıkarım. “Türkülerin, Türk’ü söylediğini...” anlarım.
Tarihin, bu bedii tarafını nesiller boyu yaşayıp,
 Günümüze aynı zindelikte geldiğine zevkle/ hayranlıkla bakarım. 
Günümüzde hasretini çektiğimiz, ‘Vakıf İnsanlar…’
Onlar için, ‘hal ehli insanlar ’da diyebiliriz!
Menfaat gözetmeyen… Nefisleriyle hareket etmeyen…
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın…” adabında ve edebinde!
En başta, ‘ilmiyle amil olan’ güvenilir şahsiyetler!
İnancımız, ‘irfan ocaklarını…’ tanımlıyor;
 “içinizden, hayra davet eden ve iyiliği emredip kötülükten yasaklayan,
 Bir topluluk bulunsun…”
Gönüllü Kuruluşlara, ‘gönül evleri…’ ‘İrfan ocakları…’ diyebilirsiniz!
O evlerde/ O ocaklarda, ‘dostluk / veya arkadaşlık…’
Erdemli İnsandan, Erdemli Topluma gidişin nüvesini teşkil eder…
Bütün çabamız, emeğimiz, harcımız, gayemiz, ufkumuz,
Niyetimiz, gayretimiz, hayretimiz, “GELECEK NESİL OLMALI!”

İlk insan Hz. Âdem’den itibaren, ‘kalbi bir yakarış…’
O yakarış, ‘Hakk’ı birleyiştir…’ Duadır…
Dua, ‘Hak ile beraber olma’
Dua, ‘nimete şükran borcunu eda etmek’
Dua’ da, ‘rahmet, sağlık, esenlik…’ vardır
Dua, ‘berattır…’
Haz. Âdem ve Hz. Havva (as) duası şöyledir;
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz
Ve bize acımazsan mutlaka ziyân edenlerden oluruz” (A’raf, 23)
Haz. İbrahim’in(sa.) duaları,
 “Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl.
Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. (Bakara Suresi, 128)
“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle.
Soyumdan da böyle kimseler yarat.
Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim Suresi, 40)
Haz. Musa (as)’nin Duası,
 “…Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır.
Dilimdeki tutukluğu çöz. Ki sözümü anlasınlar.” (Tâha, 25-28)
Haz. Zekeriya’nın (as) Duası,
 “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet.
Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin.” (Âl-i İmran Suresi, 38)
Allah Resulü’(sav)’in duaları,
 “…Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla;
Çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla.
Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.” (İsra, 80)
Her duada, bir niyet, bir amel/ istek vardır!
Dualar, ‘kalbi gayretlerdir’ Hayalini kurduğumuz ufuklardır…
Dualarda, ‘içli bir yakarışla’ birlikte içtenlik, dürüstlük vardır
Dualarımız, ‘halimize, ahvalimize ve geleceğimize…’  işaret eder.
Dualarla, ‘arınacağız’  Dualarla, ‘nesillerimiz ihyaya çalışacağız’


 

Yazarın Diğer Yazıları