Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Gazeteci gözlüğüyle

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Gazeteci kendisini tarif ettiğinde; “haber hamalıyım!” der.
O hamallık,  “kamu vicdanının sesi…” olabiliyor
Hucurat Süresi 6. Ayette buyruluyor; 
“Ey iman edenler!  Eğer fasıkın biri size bir haber getirirse; 
Onun doğruluğunu araştırın.
Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınıza pişman olursunuz” 
Her haberci, her gazeteci için, bu ayet; “el kitabımız…” olmalı,
Ve sürekli de, “başucumuzda…” bulunmalıdır.
Bilmeden veya istemeyerek; “kul hakkına…” girmiş olabiliriz!
Haberci için, “ok yaydan çıktıktan sonra…” geriye dönüşü yoktur!

Gazeteci, sürekli “olaylarla iç içe…”
Toplumun bütün kesimlerini belki de en fazla dinleyen; 
Ve toplumda en fazla “paylaşan…” insanlardır.
Saff Suresi 3 ayette şöyle buyrulur;
 “Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, 
Allah katında büyük bir nefretle karşılanır” 
Bakınız ve iyice derinden derine tefekkür ediniz;
“yapmayacağınız şeyleri söylemeniz!”
Bir kural vardır; “söz emanet, yalancılık ihanettir!”
Bir şeyler söylerken,  “dili ölçülü…” kullanacağız!
O ölçü bir defa kaçarsa; “hak, hukuk ve adalet…” zedelenir!
Yazılı Basın, bir milletin “hafızasıdır!”
Bir milletin öncelikli olarak da, “yazılı kaynağıdır!” 
O kaynağı ne bulandırmaya ve nede sulandırmaya hakkımız yok!
Vallahi,  “kalem de, tarih de, insanımız da…” bizlerden davacı olurlar!

Hud Suresi 112 ayet bizleri derin bir tefekküre davet ediyor;
 “…emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin.
Çünkü O, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir” 
Doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, samimiyet;
Yüksek ahlak sahibi ve  “örnek insan olmak!” 
Bütün bunlar,  “kimliktir!”
İşimize sarılırken; “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya;
Yarın ölecekmiş gibi de ahrete sarılacağız!”
İş ahlakı, bizlere pratikte “sevgiyi ve merhameti…” aşılıyor.

En büyük eksiğimiz diyelim; “paylaşma kültürü!”
Ve içerisinde yaşadığımız toplumda;
“ortak bir akıl…” geliştirememek!
Vicdani kanaatleri güçlendirememek!
Ülkemizde bir realite var; “tüketen bir toplumuz!”
Hedef ne olmalıdır?  
“Üreten bir toplum…” olabilmek!
Ne diyoruz?
“veren el, alan elden üstündür!”
Asrımızda, “bilgi ve teknolojiyi üreten…” bir toplum; 
Realitedir; “tüketen bir toplum üzerinde…” daha etken bir güce sahiptir.
Özetle, “ülkemiz için, insanımız ve geleceğimiz için…”
Sorumluluklarımız ve görevimiz büyük!”
Özellikle de, Anadolu Basını; “milli mücadele ruhuna…” sahip olarak;
Tarihi görevinin şuurunda olduğunu iyi okumalıdır


BİZLERİ BİRBİRİMİZDEN KOPARAN NEDİR?
Sağlıklı bir kafayla düşündük mü?
İsterseniz, ‘tek kelime’ ile ifade edelim!
“Nefsimizdir!”
Yusuf Suresi 53 ayette şöyle buyrulur;
 “Ben nefsimi temize çıkarmam; çünkü nefis,
Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü emreder.
Doğrusu Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir” 
Öncelikle, “özeleştiri” ve “otokontrolü…” kendimizde başlatacağız!
Kendimizi, olur olmaz, ‘temize çıkarmayalım’
Hz. Ömer (r.a) şöyle buyurmuştur;
“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.
Amelleriniz mizanda tartılmadan önce siz onları vicdanınızda tartınız”
İşte, bizim aradığımız; “Sahabe aklı ve meşrebi…” budur.
Onlar, gayet sade, mütevazı, birbirlerine sımsıkı bağlı vefa dolu insanlar!
Bizim asli görevimiz, “gönüllere yönelmek…” 
İnsanı, inşa ve ihya edebilmektir!

BİRBİRİNİZE SIRTINIZI DÖNMEYİN! 
İnancımız önümüze belli çerçeveler getiriyor;
“Ey Allah’ın kulları birbirinize sırtınızı dönmeyin… 
Zandan kaçının, çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. 
Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın, 
Birbirinizin sözlerine kötü niyetle kulak kabartmayın, 
Birbirinize çekememezlik etmeyin, 
Birbirinize karşı kin gütmeyin, 
Ey Allah’ın kulları kardeş olun” 
“İman ve sevgi…” bir bütündür!
Hadis, “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, 
Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. 
Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. 
Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? 
Aranızda selâmı yayınız!” 
İnancımız o kadar bariz bir şekilde ifade ediyor ki,
“Tebessüm sadakadır…” 
Maide Suresi 2 ayette şöyle buyrulur;
 “Ey iman edenler! Kötülük, düşmanlık ve günaha girmede yardımlaşmayın”
Bu coğrafyada, “kötü çığır açanlar…” bizlerden değildir!
Bu coğrafyada,  “sevgisiz ve somurtan yüzlerde…” bizlerden değildir! 
Bu coğrafyada, ‘husumet besleyenler de…’ bizlerden değildir!
“güzel söz, kökü yerde sabit, dalları gökte olan verimli bir ağaca benzer!”
Hayatı güzelleştirmek elimizde…
Soruyoruz, ‘çirkinlikler niye?’


 
 

Yazarın Diğer Yazıları