Tutarsız Siyaset Yapılıyor

Ömer Enes YILAR/Hakimiyet TV'nin Konuğu olan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, gündemdeki konuları değerlendirdi ve Ak Parti Milletvekillerinin tutarsız siyaset yaptıklarını iddia etti.

Tutarsız Siyaset Yapılıyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Konu ve konukları ile gündem belirleyen ve halkımızın büyük bir teveccühüne mazhar olan Hakimiyet TV’nin konuğu olan CHP Elazığ milletvekili Gürsel Erol, gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Siyasette ve bürokraside görev alan insanların ayrı sıfatları, unvanları ve sorumluluk alanları olduğunu ifade eden CHP Milletvekili Erol, son günlerde ilimiz valisi ve Ak Parti İl Başkanı arasında oluşan polemik konusunda da değerlendirmeler yaparak şunları söyledi:
“Bir ilin valisi hükümeti ve devleti, milletvekilleri seçim bölgesindeki vatandaşı, bir siyasi parti il başkanı partisinin kurumsal kimliğini ve genel başkanını temsil eder. Hepimizin görevi, etki ve sorumluluk alanları birbirinden farklıdır. Vali, devlet adına hükümet tarafından atanarak görevini yapar. Önceliği devlet geleneklerini, devlet iradesini ve devlet liyakatini korumaktır. Türkiye’de makam aracında Türk Bayrağını taşıyabilen 3 kurumdan biridir valilik makamı. Valiler, hükümetler tarafından atanır ama devlet adamlığı sıfatıyla devleti temsil ederler. Siyaset kurumları yani bizler parti politikalarımıza, parti tüzüklerimize, vatandaşlarla olan ilişkilerimize göre, yörelerimizin gerçeklerine göre vatandaşlarımızın tercih ettikleri, seçtikleri milletvekilleriyiz. Milletvekilinin, il başkanının, belediye başkanının, valinin görevleri farklıdır. İlimizde bir koordinasyon toplantısı yapılmış. Ben Vali Bey ile bir telefon konuşması yaptım. Anlattığı gerekçe bana mantıklı geldiği için ben olayı büyütmedim. Çünkü bunun dışında Vali Bey, toplantılarda, açılışlarda, yemeklerde, mahalle toplantılarında bana da haber veriyor ve beni de davet ediyorlar. Bu durum bir nezaket örneğidir. Ben Vali Bey’i aradım. Yapılan koordinasyon toplantısının aniden geliştiğini, bizlere ulaşamadıklarını söyledi. Ben bu konuda kendisinin samimi olduğunu düşündüğüm için bu konuyu çok büyütmedim.”

SONUÇSUZ TOPLANTILAR
 Geçmişte de Elazığ Valiliği yapanlar ile Milletvekillerinin katılımlarıyla Elazığspor, deprem konutları, deprem sürecinin oluşturduğu mağduriyetler gibi konularda toplantıların yapıldığını ancak hiçbirinden de sonuç çıkmadığını ifade eden Erol, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Ben bu toplantıları çok ciddiye almıyorum. Çünkü bu toplantıların sonuç vermeyen toplantılar olduğunu düşünüyorum ve bu toplantılarda bulunmayı da çok doğru bulmuyorum. Bunu ilimiz adına bir kayıp olarak da görmüyorum ancak ilimizde bir birliktelik görüntüsü oluşturmak ve kentin sorunlarını sahiplenmek açısından birliktelikte her zaman yarar vardır.”

AYKIRI DEĞİL UYARICI ÜSLUP
Toplantıya diğer siyasi parti il başkanlarının davet edilmeyişleri konusunda  siyasi parti il başkanlarının bu konuyla ilgili Vali Bey’e sitemleri olduğunu ifade eden Erol, şunları söyledi.
“Bu üslup aykırı bir üslup değil, uyarıcı bir üsluptu. Muhalefet partisi milletvekilinin ve diğer siyasi partilerin il başkanlarının da toplantıda olması gerektiğiyle ilgili uyarıcı bir sitemleri oldu ama iktidar partisi il başkanının daha sert açıklamaları oldu. Yani kendisini karar verici devlet organlarının, başta vali ve bürokratların sorumlusu gibi görüyor. Yani burada “her şeyden ben sorumluyum, hükümetin il başkanıyım, ben bulunmam gereken yerde bulunurum” diyor. Böyle bir dünya yok, herkes haddini bilecek. Hepimizin sorumluluk ve yetki alanları farklı. Hepimiz birbirimize saygı göstereceğiz ve hepimiz temsil ettiğimiz koltuğun gereğini yerine getireceğiz.”

SİYASİLER, SİYASET YAPAR
 Bir siyasi partinin il başkanının kamu hizmetlerini, kamu harcamalarını yönlendirme, etkileme gibi yetkisi ve sorumluluğu olmadığını ifade eden CHP Milletvekili Erol, “İl Başkanı,  genel başkanını ve partisinin kurumsal kimliğini temsil eder, il ve ilçe kongrelerini yapar, partisini seçime hazırlar, partisinin adaylık süreciyle ilgili planlamalarda yer alır, seçim kampanyasını yürütür. İl başkanının görevi bunlardır. Ancak ‘ DSİ Bölge Müdürlüğü’nün yatırımı ne olacak, ihaleyi kim alacak’, ‘Karayolları Bölge Müdürlüğü’ndeki bir ihale ne olacak, sonucu ne olacak’ bu tarz sorunlar, il başkanın sorunları değildir. Bunlar merkezde Belediye Başkanının, genelde de milletvekillerinin sorumluluğundadır. İl başkanının bu tarz talepleri olabilir ancak bunu kamuoyuna açıklamaz. Gidip ilgili bakanlıkları ziyaret ederek ilin sorunlarını aktarabilir hatta bir bürokratla ilgili sorunları varsa, bürokratın başarısından, çalışmasından, temposundan, memnun değilseniz görevden alınmasını bile talep edebilirsiniz ama bunu kamuoyu ile paylaşamazsınız.” dedi.

SİYASET GEÇİCİ, DEVLET KALICIDIR
 Siyasetin geçici buna karşın devletin kalıcı olduğunu ifade eden Erol, “Siyaset organları; devleti, toplum ve vatandaşlar üzerinde il düzeyinde küçük düşürücü söylemlerde bulunamaz. Bu devlet hepimizin. Ben devletin en üst organının yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üyesiyim ve milletvekiliyim. Benim için burada A şahsının, B şahsının Vali olması hiç önemli değil. Çünkü ben şahıslar üzerinde durmuyorum. Ben Valilik makamının kurumsal kimliği üzerinde duruyorum. Yani Valilik makamının kurumsal kimliğini kişisel ihtiras ve çekişmelerinizden dolayı yıpratamaz, bunları tartışma konusu yapamazsınız. Valilik Makamını, Valilik düzeyinde bir devlet makamını vatandaş nezdinde tartışmaya açamazsınız."

TUTARSIZ SİYASET YAPILIYOR
“Bu kentteki siyasetçilerin öyle bir siyaset yapma tarzı var ki evlere şenlik ve komedi” ifadelerini kullanan Erol,  konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İnsan bir iddiada bulunurken iddiasını çürütecek bir belgenin açıklanmasıyla içine düşeceği durumu da düşünerek söyler. 30 milletvekilimizin Ocak ayında Elazığ ziyareti sonrası Elazığ Ak Parti Milletvekili Metin Bulut Bey, demişti ki “Elazığ’a gelen milletvekilleri keşke bir okul da biz yapacağız dese.” Bu aslında güzel bir düşünce ve biz o zamana kadar bunu düşünememiştik.  Ben Metin Bey’e bu konuda hak verdim ve bir değil 2 okul yapacağız dedim. İstanbul ve İzmir Büyük Şehir Belediyelerimiz Ocak ayının sonunda, hemen heyet döner dönmez yani Metin Bey’in açıklamasından bir hafta sonra Valiliğe yazı yazdılar. Ben resmi yazıları zaten basınla paylaştım. Elazığ’da eğitime katkı vermek amacıyla yıkılan okulların yeniden yapılması için katkı vermek istiyoruz dediler. Belediyelerin resmi süreçleri biraz daha farklı olduğu için ve süreç uzun olduğu için cevap beklediler. Temmuz ayına kadar bize aleyhte ve lehte bir cevap vermediler. Temmuz ayında ben mecliste bu okullarla ilgili bir konuşma yaptım ve Ak Parti Milletvekillerinin böyle bir talebi olmuştu ve biz de bunun yerine getirilmesiyle ilgili İzmir ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri yazışmalar yaptı ancak ne yazık ki 6 ay geçmesine cevap verilmedi. Bunun üzerine 14 Temmuz’da Elazığ Valisinin imzasıyla belediyelerimize bir yazı yazıldı, evet bu okulları yaptırabilirsiniz denildi. Yaklaşık 10 gün önce Metin Bey, bir açıklama yaptı ve “CHP 1 yıldır okulları bile yaptıramadı” dedi. Bu işin hikâyesi 1 yıl değil zaten. Ocak ayında heyet geldi, 6 aydır yazışmalar var ve valiliğin bize cevap yazmasının üzerinden 15-20 gün geçti. Ayrıca zaman kaybının nedeni de bizim yazımıza olumlu bir cevap verilmemesidir. Ben mecliste o konuşmayı yapmasaydım, yine cevap verilmeyecekti zaten. Ben buradan Ak Parti Gurup Başkan Vekili Mahir Ünal Bey’e de teşekkür ederim. O gün mecliste yaptığım konuşmada oradaydı ve benimle de konuştu. Durumu ilgili bakanlıklara ileteceğini ve böyle bir şey olamayacağını söyledi. Bundan sonra da gerçekten onay çıktı. Bu ayın sonuna doğru İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin teknik elemanları buraya gelecek ve Atatürk Lisesi’nde inceleme yapacaklar, Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol görüşecekler ve daha sonra gidip kendi kararlarını alıp ihale sürecini başlatacaklar. Ben de İstanbul’a gidiyorum, Ekrem İmamoğlu ile görüştüm gidince genel sekreter ile bir toplantı yapacağız ve Elazığ’da yapacakları okulun teknik planlaması ile ilgili süreci görüşeceğiz. Burada bir süreç var çünkü belediyelerde diğer kamu kurumlarına göre süreç daha farklı ilerliyor. Okulların yapılması ile ilgili hiçbir problem yok.”

BAŞKAN ŞERİFOĞULLARI BAŞARILI BİR BELEDİYE BAŞKANI  
Kendisinin Elazığ’ın tüm mahallelerini gezdiğini, gezdiği her yerde belediyenin mutlaka bir inşaatı ve projesi ile karşılaştığını ifade eden CHP Milletvekili Erol, ”Pandemi sürecinde, gelirlerin düştüğü bir dönemde bile Elazığ Belediyesi’nin bu tür projeleri hayata geçirmesi bir başarıdır. Muhalefet etmek demek, yalnızca yapılanı inkâr etmek demek değildir. Yine iktidar olmak demek, her şeyin doğrusunu ben bilirim ben yaparım demek de değildir. Muhalefet olarak, eksik olan işleri söyleyebilir, doğru yapılanları da takdir edebilirsiniz. Bugün ben Elazığ’ın bir milletvekili olarak Ak Partili insanlar bile doğru yapıyorsun diyorsa ben de Ak Partili bir belediye başkanı doğru yapıyorsa doğru derim, eksikleri de anlatırım, söylerim. Gerçekten doğru işler yapıldı.” diye konuştu.

ŞEHİRDE UYUMUN  YAKALANMASI GEREKİYOR
Başkan Şahin Şerifoğulları ile ilgili iki değerlendirmesi olduğunu, bunlardan birincisi, başarılı bir belediye başkanı ve bu bütçeyle iyi işler yapıyor olması, ikincisinin ise iyi bir belediye başkanı yani kendi ilinde kamu otoritesini, kamu düzenini ve birlikteliği sağlamak adına tüm siyasi iradelere saygı göstermesi ve onları tanıması olduğunu ifade eden CHP Milletvekili Erol, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu bir başarıdır. Ben Kent-Köy Projesi’nin açılışından yani belediyenin bir etkinliğinde konuştum ve orada Cumhuriyet Halk Partisi’nin Milletvekili sıfatıyla konuştum. Oradaki konuşma fırsatını nezaketen protokole uyarak bana Şahin Şerifoğulları verdi. Bu bir nezakettir ve bunları göreceğiz ama bir uyum var mı dendiğinde bence kendi aralarında bile uyum yok ama olmalı. Yalnızca kendi aralarında değil, biz ilin seçilmişleri arasında da bir uyum olması lazım çünkü bizim aramızda ne kadar uyum olursa Elazığ’ın yararına olur. Ben bunu hep söylüyorum ama ne yazık ki Milletvekili arkadaşlarımdan tepki alamadım ama Belediye Başkanından aldım. Bizi çağırması, bize konuşma fırsatı vermesi bir nezaketti. Bu ayrıca bir risktir çünkü ben orada eleştiride de bulunabilirdim. Milletvekilleri ile İl Başkanının tarzı Belediye Başkanı ile örtüşmüyor. Belediye Başkanının tarzı; biraz daha ili sahiplenen, ilde birlikteliği sahiplenen, ideolojik bir ayrım üzerinden siyaset yapmayan biraz daha derleyici, toparlayıcı şekilde. Belediye başkanlarının böyle bir sorumluluğu da var bence. Milletvekilliği tamamen siyasi bir görevdir ama sonuç itibariyle belediye başkanlıkları aynı zamanda bir kamu görevidir. Yani sonuçta bir kamu görevidir.”  

TALAN VE TEKELLEŞMEYİ ÖNLEDİK 
Çok gündeme gelmese ve kimse farkında olmasa da Elazığ’da deprem süreciyle ilgili yaraların sarılmasına ve sürecin planlanmasına yönelik birçok durumda kendilerinin de olumlu katkı ve etkilerinin olduğunu ifade eden Erol, “En azından bazı şeylerin talan edilmesini, tekelleşmesini engelledik. Buna rağmen bile her şeye hâkim olmadık. Böylesi bir dönemde biz Milletvekili olmasaydık vay milletin başına! 250 bin TL’ye oturacakları ev 500 bin TL’ye bile çıkabilirdi. Elimizden geldiği kadar her şeye müdahale ettik. Ben Türkiye’de de tanınan bir milletvekiliyim. Mecliste konuşma yaptığım zaman etki alanı oluşturuyorum. Ulusal televizyonlara çıktığımız zaman bir etki alanı oluşturuyoruz. Bu etki alanından biraz daha çekinerek biraz daha derli toplu gitme ihtiyacı hissettiler. Elazığ bundan kazançlı çıktı ama tam anlamıyla her şeye engel olmadık. Sabun köpüğü gibi bir tarafı tutuyorsun, diğer tarafı kayıyor. Bir de her şey yalan dolan. Bir gün bir şey söylüyorlar, ertesi gün başka bir şey söylüyorlar. Baş edemiyorsun ve teksin. Keşke muhalefet olarak bir milletvekili arkadaşım daha yanımda olsaydı. Benim söylediğime o destek olsaydı, onun söylediğine ben destek olsaydım biz bunların tozunu atardık.” dedi.