ŞU KARAÇOR DEDİKLERİ
Şu Karaçor dedikleri yöre, bir süredir gündemden düşmüyor
Şu Karaçor dedikleri yöre, bir süredir gündemden düşmüyor.
Eski bir bucak (Nahiye) olan Karaçor, 1987’lere kadar Palu’ya bağlı bir yöreydi. Coğrafi bakımdan bir yarımada şeklinde gözükürdü. Kuzeyde Peri Suyu, güneyinde ise Murat Irmağı ters bir üçgen gibi dolaşır, Yeşildere (Kilise) köyünde birleşirlerdi. Doğuda ise Palu İlçesi vardı. Yarımca, Tepedağ, eski adıyla Morikân köyleri ise doğu sınırını oluştururdu. Başta otuzaltı muhtarlık olmak üzere yetmişe yakın köy ve mezrası vardı. Bucak merkezi ise, eskiden ÇAKÇUR, şimdilerde ÇAYBAĞI adıyla anılan ve yörenin en büyük köyü olan yerleşim merkeziydi. Biz de, Karaçor’a bağlı Kacar köyünde otururduk. Elimizdeki yazılı beratlara göre Karaçor ’un ilk adı da TÜRKMEN Nahiyesiydi. “Palu kazasının Türkmen Nahiyesinin güzeller güzeli KACAR Kariyesi” olarak geçerdi köyümüzün adı. Yörenin en sulak, en verimli kısmında bulunuyordu KACAR Köyü. Kovancılarda bir yüksek kalenin üzerinde türbesi bulunan HEYBETBABA, HOCA AHMET YESEVİ HAZRETLERİ tarafından buralara uyarıcı olarak gönderilmiş. Buraları Müslüman yapacak ve çevrede bir ilkin tek adamı olacaktı. Arkasından da Azerbaycan DODURGA yöresinden ikiyüz aile gönderilecek ve yörenin en verimli topraklarına yerleştirilecekti. Bugünkü Taşören, Çelebi, Kuşçu, Başarat, Kirvaköy, Avlağı, Köseler, Kazanlar, Gülemir, Kuşaklı, Karahıdo, Şekerci, Vali Fahribey, Osmanağa, Çatakbaşı, Mirmehmet, Bestek, Akçakent, Kenar, Uzunova, Çaybağı, Kacar, Mustafaköy, Salkımlı, Ekinbağı, Topağaç, Koruca, Hacısam, Hacımekke, Külüşkür, Yarımca, Tepedağ, Totik o tarihten bu yana TÜRKMEN yöresi olarak anılmış ve bu isimlerle günümüze kadar gelmişlerdi.
Palu’nun o dönemlerde “Gökdere, Karabegan (Arıcak), Karaçor”, diye üç nahiyesi vardır. İlkokul açılan ilk bucak merkezi de Karaçor olmuştur. Bizler de 1935-1936 eğitim ve öğretim yılında bu okula kaydedilen ve buradan mezun olan kişiler olmuşuz.
Karaçor, eskiden beri Ticari yönden hep Elazığ’la ilişkilidir. Alışverişini hep Elazığ’la yapar. Sadece resmi işler için, devlet işleri için Palu’ya gider gelirlerdi. Oldu olası Palu ile Karaçor’un alışveriş yaptığını görmemiştik. Bugün de sebze yöresi olarak bilinen Karaçor halkı ürünlerini hep Elazığ’a taşımakta, önemli ihtiyaçlarını da Elazığ’dan sağlamaktadır.
Yıllardan beri Karaçor ‘un Kangren olmuş bir yol davası bulunmaktadır. Arada bir Murat nehri, bugün ise Keban Baraj Gölü bulunduğundan yöre halkı kolayca gidip gelememektedir. Elazığ Yurtbaşı Hoş, Kıraç ve İlemi Köylerinden geçecek ve Murat suyunu aşacak bir yol, gidip gelinen yolun yarısından da az gözükmektedir. Yıllardan beri kangren olmuş bir köprü sorunu bulunmaktadır. Vali Mehmet Canseven zamanında İlemi’de feribot iskelesi yapılmaya başlamış, Karaçor tarafına ise bir yıl içerisinde yol yapılarak bağlantı kurulmaya çalışılmıştır. Ne var ki bu feribot sorunu da gerçekleştirilememiş, Karaçor kendi kaderiyle başbaşa bırakılmıştır. Karaçor Yöresinden Tunceli’ne doğru gidecek olan bu yolun askeri yönden stratejik bir yol olacağı ilgililer tarafından söylenmektedir.
Sonuç olarak yapılacak bu köprü ile yolun en az 40 km kısalacağı ve Elazığ- Karaçor arasında bir trafik şeridinin gerek şehire, gerekse Karaçor bölgesine büyük yarar sağlayacağı gerçeği bulunmaktadır. Köprüyle yolun bir an önce yapılması bütün Karaçor halkı tarafından büyük bir özlemle beklenmektedir. Yetkililerden ve Sayın Milletvekillerimizden bu konuda yardım beklemekte ve işin biran önce gerçekleşmesini istemekteyiz. Karaçor halkının bu isteğini bir daha yetkililerimize ve büyüklerimize saygıyla duyurmak istiyoruz…
Çaybağı Derneği de bu konuda aylardır çalışmalarını sürdürmekte ve siyasilerimizle gerekli ilişkiyi kurmaya çalışmaktadır.