Sözün Mefhum-u Muhalifi 

Son günlerin değişmez gündemi olan sığınmacılar konusu tartışılmaya devam ediyor.

Sözün Mefhum-u Muhalifi 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde muhalefetten yükselen sığınmacı karşıtı açıklamalara yönelik, "Kendileri arzu ettikleri zaman dönebilirler ama biz onları asla bu topraklardan kovmayız ve kovmayacağız." demişti.

AK Parti İl Başkanları Toplantısı'nda net mesaj veren Erdoğan, sığınmacılar üzerinden nefret suçu işlendiğini söyledi.

Sığınmacıların kendi istekleri doğrultusunda dönebileceklerini de sözlerine ekleyen Erdoğan, "Biz bu görevde olduğumuz sürece bu kardeşlerimizi bu ülkeden geri gönderemeyeceksiniz. Bunu öğrenen, bunu bilen, bunu duyan Suriyeli, Afgan hepsi bir gönül huzuru içine giriyor." ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın son paragrafa aldığımız söylemi, kendi göçmen politikaları ve konuya bakışları açısından tutarlılık gösterebilir. Ki konuya başından beri ensar-muhacir çerçevesinden bakan ve bu konuda önemli maddi bedeller ödeyen bir partinin, tüm siyasi risklerini de alarak bu söylemlerinde sabitkadem olmasını anlamak mümkün.
Ak Parti, kendi penceresinden olaya böyle bakmakla birlikte kamuoyunda göçmen politikasını ciddi anlamda eleştiren büyük bir kitlenin olduğu da yok sayılamaz. 
Bu açıdan bakıldığında ve kurulan cümlelerin mefhumu muhalifinden hareket edildiğinde; "Biz bu görevde olduğumuz sürece bu kardeşlerimizi bu ülkeden geri gönderemeyeceksiniz” cümlesi, “Suriyelilerin gitmesi hükümetin gitmesine bağlı”,  “Bunu öğrenen, bunu bilen, bunu duyan Suriyeli, Afgan hepsi bir gönül huzuru içine giriyor."  cümlesi ise “Onlar huzurlu belki ama Türkiyeli olarak bizler mutsuzuz” tezini getirebilir.

Kısaca bu cümleler, göçmen sorununu ülke için yüzde 70 tehdit ve tehlike gören ve bunun çözülmesini bekleyen çevrelere siyasi adres olarak muhalefeti göstermek anlamına gelir ki bu da muhalefetin arayıp da bulamadığı bir argümandır.
Erdoğan’ın metin yazarlarının, özellikle sosyal konularda hem sözü hem de sözün önü, arkası ve çağrışımlarını iyi düşünmesi gerekiyor.

Erdoğan’ın “Onlar isterse gider, kimseyi zorla gönderemeyiz”  gibi bir insani yaklaşım ortaya koyması doğru ve isabetli bir bakış. Ancak sığınmacıların ülkede varlık ya da yokluk gerekçesini seçimlerin kaderine etki edecek bir  şekilde ortaya koymak, siyasi muhaliflere koz vermek olur ki bunun da siyasi sonuçları ve bedelleri  olur.

Yaşadıklarımız da gösteriyor ki 2023 seçimleri iki ana konu üzerinde şekillenecek. Biri ekonomi ve enflasyon diğeri de göçmenler. Durum böyle olunca hükümet yetkililerinin bu iki konudaki konuşmalarının da özenli hazırlanması ve yapılması gerekir. 

Çok büyük havalarla ve yüklü maaşlarla görev yapan danışmanların da bu konuda uyarıcı ve halkın hissiyatını iyi okuyan tespit  ve gözlemlerini çekinmeden konuşma metni ekibine ulaştırmaları lazım gelir.