O Poşeti Oraya Altun'un Koyduğundan Şüpheleniyorum !

Elazığ Ticaret Odası Vali Murat ZORLUOĞLU Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen duruşmada 60 sanık hazır bulunurken Bandırma Cezaevi'nde bulunan Burhan AYDEMİR mahkemeye video ko

O Poşeti Oraya Altun'un Koyduğundan Şüpheleniyorum !
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Elazığ Ticaret Odası Vali Murat ZORLUOĞLU Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen duruşmada 60 sanık hazır bulunurken Bandırma Cezaevi’nde bulunan Burhan AYDEMİR mahkemeye video konferans yöntemiyle katıldı.  4. günkü duruşmaya tutuklu sanıklardan Kurmay Binbaşı Hakan CANDAN’ın iddiaları damga vurdu. CANDAN, Abdülkerim ÜNLÜ’ye ait olan iddia edilen poşette ÜNLÜ’ye ait bir parmak izi çıkmamıştır. O poşeti 8. Kolordu Komutanı Kurmay Başkanı Mahmut ALTUN’un koyduğunu düşünüyorum” dedi.

CANDAN ifadesine şöyle devam etti: “Abdülkerim ÜNLÜ ile görev kapsamında görüşmelerim olmuştur. Ünlü yakalandığında benimle görüşmek istediğine dair bir bilgi gelmedi. Abdulkerim ÜNLÜ’nün görüşmek istemesi nedeniyle gözaltına alınmıştım, isnad edilen hiçbir suçu kabul etmiyorum. Hiçbir STK ya da siyasi partinin üyesi değilim. Kısacası kimsenin adamı değilim.  18 Temmuz 2016 yılında Sulh Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakıldım. Ertesi gün ise silah ve telefonumu adliyeye almaya gittiğimde Abdülkerim ÜNLÜ’ye ait olan listede adım olduğu için yeniden tutuklandım.   Benim hakkımda tutuklama kararı ve yurt dışı yasağı yoktu. Yeşil pasaportum var. Suçlu olsam istediğim ülkeye kaçardım. 8. Kolordu Kurmay Başkanı Mahmut ALTUN’un parmağı olduğunu düşünüyorum.  Çünkü belirtilen poşette sanık Abdülkerim ÜNLÜ’ye ait bir parmak izi yok. Mahmut ALTUN’un bu poşetteki parmak izlerini temizlediğini ve poşeti kendisinin oraya yerleştirdiğini düşünüyorum.

Adem binbaşı ve Hasan yüzbaşının beyanlarında da belirttikleri gibi Kurmay Başkanı Mahmut ALTUN tarafından şüpheleniyorum. Sanık Abdülkerim ÜNLÜ’nün üzerinde not ele geçirilmesinde görevli jandarma Osman SARIYER, cumhuriyet savcısına bildirmesi gerekirken o zamanki İl Alay Komutanı İlker TEMEL’e bildiriyor, TEMEL de, Mahmut ALTUN’a bildiriyor. ALTUN,  her hangi bir idari ve kolluk görevi olmamasına rağmen kendisi önce gidip bu poşete bakıyor, İlker Temel komutanın ‘siz ne yaptınız’ demesi üzerine yaklaşık 2 saat sonra cumhuriyet savcısına bildiriliyor ve bu poşet ile ilgili işlem yapılıyor. Poşetin üzerinde ve içerindekilerde her hangi bir parmak izi çıkmıyor.  Abdülkerim ÜNLÜ’nün poşeti koyarken tablet ve flash belleklerde en azından parmak izinin çıkması gerekirken, ÜNLÜ’ye ait bir parmak izine rastlanmıyor.  Mahmut ALTUN’un bu listeyi poşete koyduğunu ve delil çıkmaması içinde poşetin ve diğer eşyalardan parmak izlerini sildiğini tahmin ediyorum.  Bylock kullandığım iddiasını kabul etmiyorum.

 

Sabah oturumunda savunmalarını yapan sanıkların ifadeleri ise şöyle:

Özden ÖZKAYA (Lvz Ast. Kd. Bçvş):

FETÖ üyesi olduğumu kesinlikle reddediyorum. Türkmen alevisi olduğum için Adana Kürkçüler cezaevinde benimle aynı hücrede kalan tanker pilotları tarafından darp edildim.  Beraat ve tahliyemi talep ediyorum.

Emrah KEYDAL  (Ast):

FETÖ üyesi değilim.  Abdülkerim ÜNLÜ’yü tanımıyorum. Bahsedilen listede adımın yazılması ve karşısında yine yerime gelecek kişinin adının yazılı olması bunun bir tayin terfi listesi olduğuna kanıttır.  Abdullah YANAR (Elazığ FEM Dershanesi’nde çalışan öğretmen- Elazığ kara astsubayları imamı) adlı şahsı tanımıyorum. Onun hakkımda sohbetlere katıldığım, himmet verdiğim iddiaları kesinlikle yalandır. Ben masumum, halen ordudan atılmamam bunun en büyük kanıtıdır.

 

Beni Bir Baba Olarak Dinleyin !

 

Beni hakim, savcı değil, bir baba olarak dinleyin. Bir çocuk babasıyım. Çocuğum erken doğum nedeniyle beyin kanaması geçirdi. Şu an iki kulağı duymamaktadır. Çocuğum yapay kulak ameliyatı olacaktır. Fizik tedavi görüyor ve sürekli nöbet geçiriyor. Fiziki gelişimi akranlarından 9 ay daha geridedir. Otizm teşhisi konulmuştur. Tedaviler nedeniyle çocuğumun sürekli doktor kontrolünde bulunması gerekiyor. İçinde bulunduğum durum nedeniyle aksamalar olmaktadır

 

Serdar ÜNAL  (Ast):

FETÖ terör örgütü üyesi değilim.  Abdullah YANAR’ı tanımıyorum.  Himmet vermedim.  Elimde bulunan bir dolarlar düğünümde takıldı. Abdülkerim ÜNLÜ’yü tanımıyorum. Bylock kullanmadım.

Ali İhsan ÜNSAL (Binbaşı):

Eğer ben sıkı yönetim komutanı olarak atanmış olsam Kolordu da o kadar rütbeli subay dururken gidip darbe yapıldığını çaycı ere mi bunu söyleyeceğim? “Oğlum bana çay getir artık burada komutan benim.” Yapılanlar bir mizansen ve kurgudur. Ben gün boyu alayda kaldım. Mesai bittikten sonra Adem binbaşı ile Keban’a yemeğe gittik. Orada darbe kalkışmasını öğrenince geri döndük.          

 

İsmail ŞEN (Kurmay Subay):

Darbe gecesi bize bağlı olan birliklere ve üst komutanlıklara darbeye iştirak edilmemesi ve emir komuta zincirinin bozulmaması konusunda mesaj yazan ve yayınlayan kişiyim. Abdülkerim ÜNLÜ’yü görev icabı 51. Motorlu Piyade Tugay Komutanı olduğunu biliyorum. Kendisiyle bir görüşmem olmamıştır. Suçlamaları kabul etmiyorum.

 

Hanifi AKGÜN (Ast):

15 Temmuz darbe girişiminde izne ayrılmıştım. İznimi ailemle geçirmek için Ankara’dan İstanbul’a giderek ailemin yanında geçirmek istedim.  Olay gecesi Tuzla Belediyesi çöp kamyonlarıyla yolu kestiği için Pendik te otobüste bekledim. Daha sonra sabah Gebze’den geri döndüm. Ben vatanıma bağlı bir insanım. Ben kesinlikle bir hainlik yapmadım. Göreve bile başlamadım. Elazığ kurasını çektim ve 15 Temmuz’da tutuklandım. Bana bir komplo kurulduğunu düşünüyorum.

Bayburt’ta Emniyet Müdürlüğü 155 no’lu hatta yapılan ihbarda ablasının FETÖ okullarda çalıştığı ve gözünde şaşılık olduğu halde FETÖ’lü abiler tarafından astsubay yapıldığı iddiasını kabul etmeyerek yapılan iddiaları yalanladı.

Öte yandan sanık avukatlarından Bülent Seçkin DÜZTAŞ, İstanbul'dan getirilen 3 müvekkilinin Elazığ Cezaevi'nde tek kişilik koğuşlarda kaldığını, sabah kahvaltısı ve akşam yemek verilmediğini belirterek, mahkeme heyetine şikayet dilekçesi verdi.