İspat Değil Hizmet Zamanı
Hem Türkiye hem de Elazığ, oldukça kritik, zorlu ve yıpratıcı birkaç yılı birçok büyük sorun, sıkıntı ve felaketi de yaşayarak geride bıraktı.
Koronavirüs pandemisi, Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaş sonrası zaten hasta yatan ekonomi yoğun bakıma alındı. Küresel çapta yaşanan bu sıkıntılar her ili olduğu gibi Elazığ’ı da derinden etkiledi ama şehrimiz tüm bunların öncesinde büyük bir felaketi de yaşamıştı.
24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen depremin üzerine bir de bunlar eklenince şehrimiz içinden çıkılmaz zorluklara mücadele etmek zorunda kaldı.
Tüm bunların yanında olayın bir de siyasi boyutu vardı. Türkiye bir yandan bu sorunlarla uğraşırken bir yandan da tarihinin en kritik seçimine doğru adım adım ilerliyordu. Elbette ki böyle bir atmosferde siyasilerin işi kolay olmayacaktı. Hele ki Elazığ gibi ağır sorunlarla mücadele eden bir şehirde bu işin çok daha zor olması bekleniyordu ki öyle de oldu. Birçok farklı senaryo yazıldı, çizildi. Özellikle tüm sorunların sorumluluğunu alması gereken iktidar partisinin yani Ak Parti’nin hem Türkiye genelinde hem de Elazığ’da hezimet yaşayacağına dair düşünceler ortaya konuldu. Ancak belirli düşüşler yaşansa da olumsuz senaryolar gerçekleşmedi ve Cumhur İttifakı, seçimlerden yine meclis çoğunluğunu alarak zaferle ayrıldı. Ak Parti ise açık ara birinci parti olma özelliğini kordu.
Türkiye’de ve Elazığ’da Ak Parti’nin yaşadığı oy kaybına ilişkin geniş ve detaylı bir değerlendirmeyi
https://www.elazighakimiyethaber.com/ak-parti-kaybederek-kazandi/85567/ 17 Mayıs tarihli bu haberimizle yapmıştık. Bu yazının özellikle ilimizdeki Ak Partililer tarafından okunması ve iyi anlaşılması da gerekiyor. Özetle bir kayıp olduğu aşikar ancak bunun temel sebepleri ekonomi ve tabanın yok sayılmasıdır.
Oy kaybına rağmen bir kazanım var ise elbette ki bunun da sebepleri var. Bunlardan en önemlisi güven ve istikrar. Ak Parti’nin hem seçmene güven veren bir parti olması hem de seçmenin tavrının ağırlıklı olarak istikrardan yana olması Ak Parti’nin Türkiye’de yine birinci parti olmasını sağlamıştı. Bunun Elazığ’daki boyutu ise Ak Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım öncülüğünde Ak Parti’nin güven ve istikrar kimliğinin yine güvenilir, istikrarlı ve dengeleri koruyan bir yönetici ve teşkilatları tarafından temsil etmesinden kaynaklanıyor. Aynı zamanda Şerafettin Yıldırım’ın bir saha siyasetçisi olmasından, küskünler dahil Elazığ’da çalınmadık kapı bırakmamasından ve sadece seçim zamanında değil yıllardır Elazığ’da adım atmadık bir karış bırakmamasından da geçiyor.
İşte tüm handikaplara, tabanın yok sayılmasına, deprem ve pandemiye, ekonomideki sorunlara rağmen Cumhur İttifakı’nın Elazığ’dan tekraren 4 vekil çıkarmasında odaklanılması gereken noktalar bunlardır.
Şayet biz halihazırda tüm teşkilatlara teşekkür eden ama Elazığ’a ayrı teşekkürlerini ileten bir Erkan Kandemir gerçeğini ve Cumhur İttifakı’nın Elazığ’daki kazanım ve kayıplarını bir tarafa bırakarak farklı düşüncelere kapılırsak, bencil, kibirli ve acemi bir siyaset yürüterek asla olmaması gereken bir zamanda yenilenme ve değişim talebinde bulunursak o zaman yukarıda linkini vermiş olduğumuz değerlendirmede olduğu gibi kısa bir süre sonra gerçekleşecek yerel seçimlerde zaten zor kurtulduğumuz o seçmen tokadını bu kez iki kat daha şiddetli yeriz.
Farklı düşüncelere kapılma, kendini ispatlama döneminde miyiz? Bunun değerlendirmesini yapacak olanlar elbette vardır ama bize göre şu anda zaten ağır sorunlarla gerçek gündemini kaybetmiş, yaralarının sarılması gereken, atılım için bekleyen bir şehirde zaman hizmet zamanıdır.