Islanan ayaklar mı, vicdan mı?

Zaman zaman şehrin eminleri dediğimiz valiler, kaymakamlar, belediye başkanları halkla iç içe olma eğilimleri gösterirler. Bunun için pilot bir kaç hane belirlenir, bir iki oyuncak hediye takdimi ile merasim tamamlanır ve bu ulvi marifet sosyal medyadan takipçilere ulaştırılır.

Islanan ayaklar mı, vicdan mı?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Öyle zannediyoruz ki Cumhurbaşkanının ruberu talimatı ile daha birçoklarına da şahitlik edeceğiz. Millet ile hemhal olabilmek onun hanesine intikal edip ona misafir olmak bizim insanımız için paha biçilemez bir değerdir. Düşünsenize evinize bir valinin, kaymakamın, milletvekilinin geldiğini ne büyük bir mutluluktur onları gönül hanesinde ağırlayabilmek...


Bizim insanımızın kadirşinaslığı  geleni layıkıyla uğurlamaktır. Nitekim bugün kapısına varılan bir kimse yoktur ki nahoş bir davranış ya da sözle geleni uğurladığı görülmüş şey değildir kültürümüzde, töremizde, literatürümüzde…


Cumhurbaşkanımız, cumhurun gönlünü ihya edebilmek için elinden gelen gayreti sarfedip yetkili mercilere gerekli talimatları bildirir. Bunda bir beis yok da! Peki ya bizim gerekli makamlar talimatları imar ederken yalnızca birer taklitçi oluyorlarsa… İşte orada samimiyete intikal edemeyen büyük şek ve şüpheler doğuyor ortalık yere!.. 
Efendim ne mi diyoruz?  Bugün gördüğümüz bir paylaşımın bizlerde uyandırdığı ve “yine mi bu görüntü?” dedirttiği olaya dem vuruyoruz... 


Olay, Kovancılar ilçesinde gerçekleşiyor. Kaymakam Bünyamin Karaloğlu hane ziyaretlerinde bulunmuş. Gittiği evlerde çocuklar da vardır onları da sevindirelim diye inceden inceye düşünmüş. Çok da güzel düşünmüş. Hediyelerini takdim etmiş, halkla bütünleşmiş.


 Buraya kadar her şey harikuladeydi ta ki ayakkabılarının su çektiğini anladığımız o kız çocuğunun ıslanmış çoraplarla ayakta durduğunu fark edene kadar!.. Hem de bu ayaz soğuklarda. Ateş düşürdü o görüntü ta Kovancılar'dan içimize... Hani bir format yerine getiriliyor da “Gözler ondan mı görmüyor ayan beyan olanı” demeden alıkoyamıyoruz kendimizi. Velhasıl-ı kelam  adını koymakta zorlanıyoruz bu olayın. Samimiyet ise olay ölçüsü oyuncaklar mı, yoksa çorapları ıslanmış yani ayakkabıya ihtiyacı olduğu aşikar olan fakat unutulmuş kız çocuğu mu!.. Hangisini baz alalım sizce sayın Kaymakam'ım?


Bari bir kimse o kız çocuğuna çoraplarını çıkar deseydi de vicdanlar bu kadar mı ıslanmış demeseydik...Sayın kaymakam  bu tür olayı belki de dalgınlığından görmedi. Peki yanında bulunan yetkililer neden  dikkat etmedi?


İşte ruberunun ehemmiyeti ve önemi. İyi bilinmeli, ihmal kaldırmaz!