Hesabı Sorulacak mı?

Geçmişte hiç bir ihale ya da resmi işlem yapılmadan ve sektörde herhangi bir faaliyette bulunmadığı halde ilgisiz isimlere peşkeş çekilen yıkım ihaleleri, Vali Ömer Toraman'ın göreve gelmesinin ardından şeffaf ve açık usulle yapılan sadece üç ihaleden bile devletin kasasına 16.100.000 TL para girdi. Bu sonuç karşısında vatandaş, geçmişte sözde hatırlı isimlere peşkeş çekilen yıkım ihaleleriyle devletin uğradığı zararın hesabının sorulup sorulmayacağını merak ediyor.

Hesabı Sorulacak mı?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İlimizde 24 Ocak 2020 tarihinde yaşanan 6.8 şiddetindeki depremin ardından vatandaşa ya da kamuya ait yüzlerce bina yıkılmıştı.

Depremin hemen ardından tehlike arz ettiği gerekçesi ile “acil yıkım” kararı alınan binaların yıkımından sonra, yasal olmamasına rağmen aynı yöntemle iki yıl süreyle “acil yıkım” statüsüne sokularak vatandaşa ve kamuya ait binalar, herhangi bir duyuru, ,ihale ilanı ya da resmi sözleşmeye dayalı olmadan ilgisiz kişilere verilerek yıkım işlemleri gerçekleştirilmişti.

YIKIMCILAR ENGEL OLMUŞTU
Dönemin Elazığ Valisi Erkaya Yırık tarafından hiçbir yasal zemine oturtulmadan, Devlet İhale Kanunu’nun öngördüğü ve istediği hiçbir mevzuat yerine getirilip şeffaf olarak ilan edilmeden, sektörle ilgi ve alakasının olmadığı kişilere verilen yıkım ihaleleri, yasal olmadığı gerekçesiyle bu sektörde faaliyet gösteren duyarlı firmalar tarafından savcılığa bildirilmiş, savcılık da başta Harput Yetiştirme Yurdu olmak üzere aynı yöntemle verilen tüm yıkımları durdurmuş ve binalardaki talan ve hırsızlıkları önlemek amacıyla emniyet güçleri uzun süre nöbet tutmak zorunda kalmıştı.

Hesabı Sorulacak mı?

TALAN DEVAM ETTİ 
Geçmişte, herhangi bir resmi ihale ya da sözleşmeye bağlamadan ilgisiz kişilere şifahi olarak  “gidin yıkın” şeklinde verilen usulsüz ve ihalesiz bina yıkımlarının savcılıkça durdurulmasının ardından, yıkım işinin usulsüz verildiği kişiler binadan kaçak olarak demir, kablo, kalorifer petekleri, kapı pencere, çatı sacları gibi hurda değere  yüksek ürünleri çalmaya devam etmiş, emniyetin güvenlik önlemi almasıyla kısmen de olsa bunun önüne geçilmişti.

Zaman içerisinde binalara çekilen emniyet şeridi de yine hırsızlar tarafından sökülerek özellikle gece saatlerinde binalardaki değerli hurdalar çalınmaya devam etmişti.

Hesabı Sorulacak mı?

VALİ TORAMAN İLE GELEN ŞEFFAFLIK
Geçmişte Vali Erkaya Yırık döneminde değişik basın yayın organları ile Ak Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım başta olmak üzere hemen her siyasi parti il başkanı, yapılan bu usulsüzlüklerden rahatsızlıklarını dile getirmesine rağmen, yanlış uygulamalar  devam etmiş, konu CHP Milletvekili Gürsel Erol tarafından meclis gündemine taşınmış ve sonuçta tartışmaların odağındaki Vali Erkaya Yırık görevinden alınarak merkeze çekilmişti.

Vali Yırık’tan sonra ilimize atanan Vali Ömer Toraman, ilk açıklamasında şeffaflık ve kamu menfaati vurgusu yaparak tüm ihaleleri  Devlet İhale Kanunu çerçevesinde açık, şeffaf ve kamuoyuna ilan edilerek yapılacağını ifade etmişti.

İHALELER,  HURDA KARŞILIĞI AÇIK İHALE YÖNTEMİYLE YAPILDI
Vali Ömer Toraman’ın,  tüm kamu kurumları, yıkacakları binalar ya da herhangi bir mal ve hizmet alımında açık ihale yönteminin kullanılması talimatının ardından yıkım işlemleri, hurda karşılığı ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45. maddesine göre açık teklif usulü artırma suretiyle yapıldı.

ÜÇ İHALEDE ELDE EDİLEN GELİR 16 MİLYON 100 BİN TL
Vali Toraman’ın talimatıyla 2886 sayılı DİK’in 45. Maddesine göre çıkılan üç kamu binası ihalesinden devletin kasasına 16 milyon 100 bin TL para aktarılmış olacak.
Vali Erkaya Yırık döneminde hangi yöntem ve devlete ne kadar gelir getireceği belli olmayan ve kamuoyunda devlete olan güveni zedeleyen, kendileri işin herhangi bir sürecinde olmadığı halde siyasileri zor durumda bırakan, hükümete yönelik de tepkilerin oluşmasına sebep olan yanlış ve hukuksuz uygulamalar Vali Toraman ile son buldu.

Hesabı Sorulacak mı?

İŞTE TALAN EDİLDİĞİ HALDE BİNALARIN İHALE BEDELLERİ
Geçmişte sözde hatırlı kişilere peşkeş çekilip hiçbir yasal dayanağı olamadığı halde ilgisiz kişilere “gidin yıkın” denilen, bu kişilerin de avantasını ve önemli bir miktarını alıp, yıkım şirketlerine cüzi fiyatlarla yıkımını gerçekleştirmeye kalktıkları üç kamu binasının ihalesi ve ortaya çıkan rakamlar da gösteriliyor ki kamu malı ciddi anlamda birilerine peşkeş çekilmiş.

Geçtiğimiz pazartesi günü İl özel İdaresince 2886 sayılı DİK’e göre yapılan ihale neticesinde; 

1-Harput Yetiştirme Yurdu Yıkım ihalesi 

Yaklaşık olarak 300.000 TL muhammen bedelle ihaleye çıkan Ulukent Mahallesindeki eski adıyla Harput Yetiştirme Yurdu, yeni adıyla Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi, 1 Milyon bedelle ihale edildi.

Hesabı Sorulacak mı?

2-Eski SSK ya da Harput Devlet Hastanesi binası 
Yunus Emre Bulvarı üzerinde eski SSK Hastanesi olarak bilinen, sağlık birimlerinin bir çatı altında toplanmasıyla uzun süre Harput Devlet Hastanesi olarak hizmet veren bina,  2.900 TL muhammen bedelle ihaleye çıktı ve 13.500.000 TL bedelle ihale edildi. 

3-İMKB Okulu: 
Yaklaşık olarak 400.000 TL bedelle ihaleye çıkılan İMKB Okulu, 1.600.000 TL bedelle ihale edildi.

Sadece bu üç binada devletin hazinesine toplamda 16.100 milyon para girmiş oldu.

İLK GÜN YAPILSAYDI BU BEDEL DAHA ÇOK OLACAKTI
Vali Ömer Toraman’ın talimatıyla İl Özel İdaresi tarafından ihale edilen söz konusu üç bina da daha önce, yasal olmayan yöntemlerle yıkılmaları amacıyla birilerine verilmiş, bu şahıslar yaklaşık bir hafta boyunca binalardan hurda değeri yüksek ürünleri sökerek götürmüş, duyarlı vatandaşların şikâyetleri sonucu yasal olmayan yıkım durdurulmuştu.

İlk etapta binadan çıkartılan hurdaların yanında geçen 5 aylık süre içerisinde de bu binalar, sözde yıkım işinin verildiği ilk şahıslar tarafından hurda işi yapan masum insanlara “O binanın ihalesi bende, sen git kapı pencereyi, kazan dairesini, çatı saclarını sök ama sakin ve özellikle gece saatlerinde çalış” denmek suretiyle resmen talan edilmişti.

Talan edilmesine rağmen devletin kasasına bir kuruş dahi girmeyen bu üç bina, bu halleriyle bile devlete 16.100.000 TL kazandırmışsa, ilk günden yapılacak ihale ile devletin kazancının  çok daha fazla olacağını dile getiren vatandaşlar, bu konuda geçmişte yapılan hataların hesabının sorulması gerektiğini dile getiriyorlar.

YIKIM MÜTEAHHİTLERİ: “ALLAH VALİ BEYDEN RAZI OLSUN”
Geçmişte tüm uyarı, iktidar partisi de dahil olmak üzere siyasi cenahtan  ikaz, uyarı ve memnuniyetsizlikler ve medyada yer alan haberlere rağmen, sözde hatırlı, nüfuzlu ve kendisine gelebilecek eleştirileri göğüsleme ve savunma garantisi veren şahıslara peşkeş çekilen kamu malı, Vali Ömer Toraman’ın devlet adamı ciddiyeti ve kamu malını koruma hassasiyeti ile son bulmuş, yıkım ihaleleri şeffaf yapılmasıyla hem kamu zararının önüne geçilmiş hem de devlete olan güven artırılmış oldu.
Pazartesi günü yapılan açık ihalelere giren yıkım firması sahipleri, ihale çıkışında yapılan şeffaf ve adil ihalenin mimarı olan Elazığ Valisi Ömer Toraman’a dua ederek, “Allah Vali Beyden razı olsun. Baştan beri böyle olsaydı hem şehrimiz hem de devletimiz kazanırdı” diyerek memnuniyetlerini dile getirdiler.

HESABI SORULMAYACAK MI?
Geçmişten bugüne ihalesiz verilen yıkımlarla ilgili Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Erhun Karakuş tarafından Valilik makamına yöneltilen sorularla ilgili olarak herhangi bir açıklama yapılmadı.

YRP İl Başkanı Karakuş, 24 Ocak depreminden bugüne kadar yıkımı yapılan kamu ve özel şahıslara ait yıkılan binaların hangi çerçevede ihale edildiği, ihaleye kimler katıldığı, ihale bedelinin ne kadar olduğunu, bu yıkımlardan kaynaklı devletin kasasına ne kadar para girdiği konularında verdiği dilekçeye önümüzdeki günlerde cevap verilmesi bekleniyor.

Valiliğin bir komisyon tarafından yürüttüğü bu çalışma sonrasında yıkım işlemlerinde kusuru olan, yasal mevzuata ve ihale şartnamelerine uyulmadan verilen yıkımlarda kusuru olan kamu görevlileri ile bu yıkımlardan menfaat temin eden kişiler hakkında yasal işlem başlatılarak, konunun yargıya taşınması bekleniyor.

Görevi ve konumu ne olursa olsun, keyfi yönetimle devlet ciddiyetinden ve kamu aklından uzaklaşılarak yapılan uygulamalar ile tüm uyarılara rağmen kamunun milyonlarca  zarar etmesine sebep olan uygulamalarda resmi ya da şifahi dahli ve talimatı olan kişilerin, yaptıklarının bedelini ödemesi gerektiğini dile getiren vatandaşlar, kamuoyu olarak bunun takipçisi olacaklarını dile getirdiler.