HAYVANA YÖNELİK ŞİDDET KABAHAT DEĞİL, SUÇTUR!

BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Veteriner Hekim Kübra YAZGAN  sokak hayvanlarına yönelik işlenen vahşetin, verilen cezaların yetersizliğinden kaynaklandığını söyledi.

HAYVANA YÖNELİK ŞİDDET KABAHAT DEĞİL, SUÇTUR!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yazgan,'Hayvan Hakları' ülkemizde maalesef sınıfta kalmış durumda. Bu çok vahim ve düşündürücü bir tablo. M.Gandhi, "Bir ülkenin ahlaki gelişimi,hayvanlara nasıl hizmet ettiğiyle ölçülür." sözleriyle "hayvan hakları bilinci" konusunda bunu açıkça ifade ediyor." dedi.

 

ŞİDDET EĞİLİMİ ARTTI

Yazgan, “Allah´ın yarattığı canı, ondan başkası alamaz!” “İster insan, ister köpek, ister kedi, ister kuş,isterse bir ağaç olsun… Hayvanlara gözü kapalı şiddet uygulayabilen insanlar, bir başka seferde insana karşı da rahat bir şekilde şiddet uygulama potansiyeline sahip insanlardır. Diğer yandan merhamet ve vicdan sahibi bireyler yetiştirmek için öğretmenlere büyük görev düşmektedir.İnsanlar birlikte yaşama kültürünü her alanda kazanmalıdırlar."Sokak çocuğu" ya da "sokak köpeği" gibi bir ırk olmadığı bilincinde olarak, yaşayan her canlıya merhamet etmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu paylaşıyorum.’’

Hayvanların mal değil, onların da birey olduğunu kabul etmeliyiz;

Kübra Yazgan, ’’Yaptırım uygulamak adına yasaların önemini inkar edemeyiz. Yasaların oluşması için de toplumun bilinçlenmeye ihtiyacı var. Bunu da hayvan haklarını öğrenerek ve anlatarak kazanabiliriz. Hayvanların da birey olduğunu kabul etmeliyiz. En az bizim kadar yaşamaya hakları var.Hepimizin bildiği gibi, hayvanlar dünyanın en güzel, en zararsız ve en masum varlıklarıdır. Bizleri insan yapan şey, vicdanımız, duygularımız ve sevgimizdir. Son zamanlarda hayvanlara yönelik vahşet kelimesinin bile yetersiz kaldığı görüntülere şahit olmak çok üzücü bu durumun toplumsal olarak bir harekete dönüşmesi kanatindeyim. İnsanlar Sokaklarda yaşayan ve yardıma muhtaç olan hayvanları sevmek zorunda değiller ancak, her canlının mutlu ve huzurlu ortamda yaşamasına saygı göstermek zorundadırlar. İnsanlık dışı durumlar savunmasız canlıya yapılan şiddet ve diğer olaylar üzerinde durulması ve çözüm önerilerinin getirilmesi biran önce gerçekleşmelidir. Hayvanlara yapılan eziyetlere caydırıcı yaptırımların uygulanması ve bunlara yönelik engelleyici davranışlar işe yarayacak olmalıdır. Savunmasız bir canlıya yapılan her türlü şiddet davranışının kınanması ve kanunlar çıkarılarak vicdansız ve merhamet yoksunu olan insanların cezalandırılmaları ile ilgili yasaların çıkması gerekmektedir.’’ dedi. 

Yazgan, ’’Tabiki toplumda nesil yetiştirirken hayvana karşı sevgi, saygı ve merhametli insanların yetiştirilmesi için bilinç uyandırılmalı ve hayvan sevgisini aşılamak amacıyla barınaklara ve hayvan hastanelerine ziyaretler düzenleyerek duyarlılık sağlanmalı. Tüm hayvanlar insanca gözetilmeli, bakılmalı ve korunmalıdır. Nasıl bir suçun önlenmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyorsa, hayvan hakları korumak için de aynı şey geçerlidir 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu yürürlükte olup ve buna göre hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek, cinsel ilişkide bulunmak ve işkence yapmak yasaktır. Unutulmamalıdır ki onlar da bizim gibi can taşıyorlar.’’

 

Sokak hayvanları için neler yapılmalı?

Yazgan, "Birçok küçük ama etkili şey yapılabilir. Çok ciddi bir maddi imkâna da gerek yok. İtiyacımız olan tek şey; şefkat, merhamet ve sevgi ile atan bir kalp. Evlerde çöplerimizi mutlaka ayrı ayrı çöp kovalarına koymalıyız. Geri dönüşüme gidecek atıklar ayrı bir kutuda, yiyecekler ayrı, ambalaj ya da kesici ve geri dönüşümü olmayan atıklar ise başka bir kutuda toplanmalı. Yemekler bu şekilde ayrıldıktan sonra, çöp kutularının yanlarına, çevreyi kirletmeyecek bir şekilde, çok sıkı bağlanmadan, hayvanların kolaylıkla açarak yiyebilecekleri şekilde bırakılmalı. Yaz ve kış hayvanlar için en zor geçen mevsimler. Özellikle bu dönemlerde her binada evinin  bahçesinin duvar kenarına bir kap mama ve su koymalı.’’

 

Hayvana şiddette artış var

Kübra Yazgan, "16, 17, 18 yaşlarındakiler çeteleşip, toplum içinde gördükleri şiddeti uygulayabilecekleri en masum ve güçlerinin yeteceği en mağdur canlıya yöneltiyorlar. Bu nedenle artış var. Maalesef kadınlar da bu şiddete dahil. Bu yüzden çok üzgünüm. Toplumsal şiddetin ilk sarmalı, en zayıf halkası hayvanlardır ve hayvanlara uygulanan şiddeti engellemeden başta türlü şiddetlerle mücadele etmenin çok da yararlı olacağını düşünmüyorum. Hayvanlara yapılan işkence ve ihlâller, hayvan hakları savunucularının tepkisine neden olduğu için daha da görünür hale geldi diyebiliriz. Hayvanlara yapılan eziyetlerin asıl nedeni sevgisizlik. Ne birbirimizi seviyoruz, ne etrafımızdaki canlıları seviyoruz. İnternet ve televizyonlar da çocukları vahşete yöneltiyor. Merhamet, acıma, sevgi kalmadı, insanlar makineleşti. O elindeki bıçakla boğayı kesen adamın hayatına bakmak gerekir. Hayvanı kestikten sonra zafer kazanmış gibi sırıtıyor, benimse tüylerim ürperiyor. Hayvan öldürmenin bir adım ilerisi insan öldürmektir. Dünyamızda hayvanların çok rolünün olduğunu, onlarla güzel şeyler paylaştığımızı insanlara göstermek gerekiyor. Bu anlamda medyaya çok iş düşüyor. Televizyonda beyni uyuşan çocukların hayvanlarla koşulsuz sevgiyi öğrenmeleri.Yapılan araştırmalara göre hayvanlara şiddet uygulamak, sağlıklı bireyin sergileyeceği bir davranış değil ve arkasında ciddi psikolojik rahatsızlıklar yatıyor. Ardı ardına medyaya yansıyan hayvan hakları ihlalleri akıllara, “Hayvanlara yönelik şiddet giderek artıyor mu, yoksa sosyal medya nedeniyle daha çok mu haberdar oluyoruz” sorusunu da getiriyor.’’