Hala Orada mısınız?

Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İl Müftülüğü tarafından 'Müslümanların Bilime Katkıları' konferansı gerçekleştirilmiş.

Hala Orada mısınız?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Konferansı televizyon ekranlarından tanıdığımız Dumlupınar Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi ve Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Halis Aydemir vermiş.

Konferansta nelerin anlatıldığını isminden tahmin etmek çok zor değil. İslam coğrafyalarında yaşayan bilim adamlarının pozitif bilime, matematik, fizik tıp, sosyoloji, mantık ve diğer alanlarda yaptıkları katkılardan çarpıcı örnekler verilmiş ve konferansa  katılmak zorunda kalan öğrenciler; “Bunlar hala bunları mı konuşuyor?” duygusuyla eli mahkûm dinlemişlerdir.

Son yılların bir türlü geçmeyen hastalığı, geçmişin başarıları ile övünüp bunun gururuyla yan gelip yatmak. 

Câbir Bin Hayyân, Harezmî, Farabî, Bîrûnî, İbn-i Sînâ, Cezerî, Uluğ Bey, Piri Reis,  İbn-i Heysem gibi bilim adamlarının bilime sundukları bilgi ve teorileri dünya bilimi aldı, işledi, yorumladı ve her alanda ciddi bir değişim yaşandı.

Fakat bu temel bilimlerin işlenmesi konusunda İslam âlemi maalesef sınıfta kaldı. Bu kurumlar üzerine bir taş koyamayan sonradan gelenler, önde gidenlerin kahramanlık hikâyeleri ile avuttular kendilerini.

Konferansı verenler de düzenleyenler de yeni nesli anlamakta çok gerideler. Önceki kuşağın yeniyi anlama ve yorumlama ve buradan hüküm ve icat çıkarma potansiyeli ne yazık ki yok. Yapılan şey, suya yazı yazma mesabesinde medyatik  bir etkinlik.

Artık sahaya gençleri, onların hayallerini en iyi anlayan yeni ve bir şeylerin ızdırabını çeken rol modeller koyulmalı.

Bugün teolojiyi çok yakın takip eden, teori ve kuramları sorgulayan, yanlışını bulabilen ve doğrusu konusunda fikir yürütebilen bir kuşak var.
Keşke gençleri, 1970’lerin konferans konusu olan bir söyleşi ve konuşmalar  ile oyalamak yerine, Teknofest kuşağını anlamış ve onlara rehberlik etme konumuna yükselmiş, gençlerin yeni idolü olan Selçuk Bayraktar ya da ekibinden biri olaydı.

Çünkü bu ekip, “köse torun dedesinin sakalıyla övünür” misali geçmişin bilim adamlarını anlatmakla kalmaz, onların bilime kazandırdığı yöntemlerle nasıl teknolojik ve stratejik ürünler yaptıklarını anlatırlardı. 

Bunları dinleyen gençlerimiz de geçmişin başarılarıyla gurur duymak yerine, günü yakalayan ve gündem olan başarılara ortak, paydaş ve hatta rakip olabilme motivasyonuna ulaşabilirlerdi.