GO FROM ELAZIĞ..!

Elazığ'ın tek markası ve tanıtım yüzü olan Harput'un kaderine terkedilmesi ve bu sebeple turizm alanında şehrimize yeteri kadar katkı sağlayamaması Harput muhtarını isyan ettirdi.

GO FROM ELAZIĞ..!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

ELAZIĞ VALİSİ ÇETİN OKTAY KALDIRIM’IN “COME TO ELAZIĞ” SLOGANIYLA BAŞLATTIĞI VE TÜM DÜNYAYI ELAZIĞ’IN TARİHİ VE TURİSTİK MEKÂNLARI GÖRMEYE VE KEŞFETMEYE YÖNELİK KAMPANYASI YETERLİ ÇALIŞMALAR YAPILAMADIĞI İÇİN “GO FROM  ELAZIĞ” ŞEKLİNDE TERSİNE DÖNMÜŞ DURUMDA. BU GERÇEĞİ EN ÇARPICI BİR ŞEKİLDE HAYKIRAN HARPUT MUHTARININ SESİNE KULAK VERİLMELİ

GEL DEDİLER GELDİK AMA……

Şehrin tanıtımında önemli bir değer olan ve şehrin marka olmaya tek aday mekânı olan Harput, son yıllarda gerçekleştirilen kazı çalışmaları, restorasyon faaliyetleri ve etkinliklere rağmen turistlerin ilgisini çekecek ve onların en azından 3-4 saat kalmasını gerektirecek merkezler yapılmadığı için gerekli ilgiyi görmüyor.

Bu gerçeği en yalın ve çarpıcı şekilde ifade eden Harput Muhtarı Zülküf Demirpolat, “Harput’a 15 tane tur otobüsü geldi fakat istedikleri şeyi bulamadıkları için Malatya’ya geri döndüler” diyerek çarpıcı ama acı gerçeği ortaya koydu.

TANITIM YETMİYOR

Harput’un daha çok ziyaretçi alması ve inanç turizminde Urfa, Somuncu Baba gibi marka olmuş merkezlerden biri haline getirilmesi için sadece tanıtımın yapılması ve tüm dünyanın Come to Elazığ sloganıyla davet edilmesinin çok gerekli ve güzel olduğuna dikkat çeken seyahat acente yetkilileri, ancak asıl önemli olan konunun davet ettiğiniz  insanların burada bir hayal kırıklığı yaşamadan memnun ayrılmaları ve herkese bu memnuniyetlerini aktarmaları olduğunu ifade ediyorlar.

HİKÂYEMİZ YOK…

İnanç turizminde öne çıkan merkezlerin kaynaklarını tarihten alan birtakım hikâyeleri olduğuna ve gelen insanları mekândan çok hikâyenin cezbettiğini ifade eden turizm acentesi yetkilileri, Harput’un bu noktada zengin bir tarihi hikâye mirasına sahip olduğunu, yetkililerin bu konuda çalışma yapmalarının artık kaçınılmaz olduğunu ifade ediyorlar.

KAZI ÇALIŞMALARIYLA GELEN TARİH

Yıllardan beri  yapılan kazı çalışmalarıyla önemli bulgulara rastlanıldığı basına yansıyan,  M.Ö 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından inşa edilerek 11. yüzyılın sonuna kadar Bizans hâkimiyetinde kaldıktan sonra Çubukoğulları, Artukoğulları ve Selçukluların egemenliğinde kalan ve en son olarak 1515 yılında Osmanlı İmparatorluğu idaresine geçen Harput Kalesi’nin hikayesi bile ziyaretçilerin ilgisini çekmeye yeter. Kalenin içerisinde hastane, tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik, cami ve çok sayıda sivil yapının bulunduğu büyük bir mahalle kazılarla gün yüzüne çıkartılsa da açık hava müzesi formatında ve modern müzecilik mantığıyla dizayn edilmediği için gerekli ziyaretçi sayısını bulamıyor.

ZİNDANDA BİR KRAL

Harput kalesini ilginç yapacak ve gezmeyi cezbedecek önemli bir tarihi olay ise kale zindanına atılan kral hikâyesidir.

Harput Kalesi’nin Urartu Krallığı’nın yıkılışından sonra hiç terk edilmemiş Roma, Bizans, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlılar döneminde de önemini korumuştur.

Eski sarnıç bir zindana dönüştürülerek kullanılmış ve zindan Ortaçağ’da büyük ün kazanmıştır. Harput’un Artuklu Beyi Belek Gazi, 1122 ve 1123 yıllarında, Kudüs’ün mağrur Haçlı kralı ile Urfa kontu, Birecik senyörü ve onlarca haçlı şövalyesini zincire vurarak bu zindana atmış, bu olay o zamanki dünyada büyük bir heyecan yaratmıştı. Bu hikaye üzerinden bile önemli bir merak uyandırılabilir ve turist çekilebilir.

MANEVİ ŞAHSİYETLER

Harput’un manevi dokusunu oluşturan ve şehrin mayasını yoğuran çok değerli zatların da Harput’ta bulunduğunu belirten Turizm acente yetkilileri bu konuda da Fatih Ahmet Baba türbesinin etrafının kamulaştırılarak çevre düzenlemeleri yapılabileceğini ve gelen misafirlerin Somuncu Baba örneğinde olduğu gibi ulu çınarlar altında ve manevi ortamda vakit geçirebileceklerini ifade ediyorlar.

İmam Efendi, Hacı Hulisi Efendi, Kazım Efendi gibi zatların zaten birbirlerine çok yakın bulunan türbelerinin bulunduğu alanda mini bir külliye yapılarak misafirlerin kısa süre de olsa konaklayıp ibadet yapacak ortamların oluşturulması gerektiğini ifade eden turizmciler, bu konuda vakıflarla da işbirliği yapılabileceğini belirtiyorlar.

BEDESTEN ŞART

Harput’u kısa süre içerisinde tüketilmesinde ve bir an önce şehre inilmek   istenmesinde en önemli sebebin tarihi dokuya göre inşa edilmiş ve  küçük dükkânların olduğu ve yöresel ürünler ile hediyelik eşyaların satıldığı bir çarşının olmamasına bağlayan vatandaşlar, Harput’un yaşayan ve uzun süre zaman geçirilen bir mekân olması için bunu şart olduğunu belirtiyorlar.

MİNİ KAPALI ÇARŞI

Şehre gelen tur otobüslerin şehre yakın bir yerde park yeri bulamaması sebebiyle kapalı çarşıya ulaşmanın zorluğuna dikkat çeken turizmciler, Harput’a mini bir kapalı çarşı yapılması halinde şehrin ekonomisine önemli bir katkı sağlanacağını ifade ediyorlar.

MÜZE YAPILSIN

Harput gibi açık hava müzesi konumunda bulunan bir mekânda özellikle kazı çalışmalarında çıkan objelerin ve diğer tarihi eserlerin sergileneceği bir müzenin mutlaka açılması gerektiğine vurgu yapan turizmciler, Fırat üniversitesi yerleşkesi içinde bulunan ve on yıllardır tadilat gerekçesi ile kapalı bulunan müzenin deposunda bulunan sayısız eserlerden bazılarının Harut’taki müzede sergilenebileceğini  ifade ediyorlar.

Valilik bünyesinde olan ve şu an kiracısının da  çıkmış olduğu atıl durumda olan Hünkar Konağı binasının tümüyle müze haline getirilebileceğini belirten vatandaşlar, bu çalışmanın istenirse çok kısa süre içerisinde hayata geçirilebileceğini ifade ediyorlar.

HARPUT ÖZEL KONUŞULMALI

Şehrin turizm açısından tek kaynağı ve markası olan Harput’un şehrin yöneticileri ve siyasilerinin önemli gündem maddesi olması gerektiğini ifade eden vatandaşlar, Harput gündemiyle şehrin yönetim kademesinde bulunan  tüm aktörlerinin ayda bir mutlaka toplanmaları ve aldıkları kararları kamuoyuna açıklayıp  hayata geçirilmesini istiyorlar.

BALAKGAZİ’YE CAM TERAS

Mekânları önemli ve özellikli kılan o mekâna yapılan sıra dışı yapı ve etkinlik alanları olduğunu ifade eden turizmciler, bu bakımdan çok elverişli bir doğal tabiat harikası sunan Balak gazi kayalıklarına cam teras yapılabileceğini, bununda yap-işlet-devret metodu ile devlete herhangi bir maliyet getirmeden inşa edilebileceğini belirtiyorlar.

RESTORE EDİLEN KONAKLAR VE VALİLİK YAZLIK KONUTU  TURİZME AÇILMALI

Elazığ Belediyesi tarafından restore edilen ve yakın bir zamanda tematik müzeler olarak hizmete açılacak konaklar ile Vali Zorluoğlu zamanında Harput’ta yazlık çalışma ofisi olarak inşa edilen ancak çok da kullanılmayan valilik konutunun da turizme açılması gerektiğine dikkat çeken turizmciler, Harput’un canlanması için tüm kurumların üzerine düşen fedakarlıkları yapması gerektiğini ifade ediyorlar.

ŞEFİK GÜL EVİ MODELİ

Harput’ta yıllardan beri misafirlerini ağırlayan ve geleneksel sivil mimari yanında günlük yaşam, giyim-kuşam, yazlık-kışlık odalar, su sarnıcı, sebze ekim bahçeleri, kürsü başı sohbetleri gibi Harput’un yaşatıldığı ve ücretsiz ikramların sunulduğu Şefik Gül Kültür evi benzeri çalışmaların Harput’un bir çok noktasında yapılabileceğini belirten turizmciler bu konuda kurumların birkaç personel ile bu hizmeti verebileceğine dikkat çekiyorlar.

HARPUT OKUMA EVİ

Harput’ta iş adamı Burak Soylu’nun şahsi gayret ve destekleriyle oluşturulan ve ziyaretçileri geçmişten bugüne kültür yolculuğuna çıkartan okuma evi benzeri çalışmaların da yapılabileceğini ifade eden turizmciler şu görüşte birleşiyorlar,’’Harput’ta bir insanı ne kadar tutar ve mutlu gönderirsek hem Harput hem de şehir kazanır.’’diyorlar.