Geyve'nin Gülleri Öksüz

Dirilişimiz yarım, şiirlerimiz yetim kaldı. Geçtiğimiz hafta başladığımız ve siz okurlarımızla da paylaştığımız dijital detoks sürecinde Yitik Cennet'le başladığımız Sezai Karakoç okumalarımız hüzne büründü. Bu hüznümüze Mona Roza da eşlik etti.

Geyve'nin Gülleri Öksüz
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“Kalkın ve diriliş neslini oluşturun” diye bir derdi  olan, kelimelerin sihriyle bizleri kendi dünyasına çeken mütefekkir ve şair Sezai Karakoç Rabbine kavuştu.

Okumalarımız, şiirlerimiz,  kitaplarımız, Mona Roza ve Geyve’nin Gülleri yetim kaldı, fakat o en sevgili’sine kavuştu.

Fikrin de şiirin de düz yazının, makalenin kısaca her edebi türün zirvesini yaşadı 88 yıllık ömründe.
Ergani’de doğdu ve bir ara Maden ilçemizde yaşadı. Ne protokolü ne de görünür olmayı sevdi. Hep kendi aşiyanında ve hep kendi dünyasının köşklerinde yaşadı.

Kendisine verilen Cumhurbaşkanlığı edebiyat ödülünü dahi almaya gitmeyecek kadar uzaktı günlük yaşamın keşmekeşliği ve kirliliğinden.
Ve o meşhur şirinde dediği gibi;
Zaman ne de çabuk geçiyor mona
Saat on ikidir, söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor mona..
Bedenen aramızdan ayrılsa da zamanlar üstü bir zirve olarak hep yaşayacak ve asla utulmayacak.
Ruhun şad, mekanın Cennet olsun büyük üstad..