CHP, Hizipçiliği Geride Bıraktı

Genel Merkezinin adı sık sık yapılan kurultaylarla, Elazığ teşkilatı da milletvekili ile uyumsuzluğu ile öne çıkan kadim sorunları olan CHP, sanki iki gelenekten de kurtulmuş gibi.

CHP, Hizipçiliği Geride Bıraktı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Muharrem İnce’nin kendi partisini kurup CHP’den yollarını ayırması ile bu problemden kurtulan CHP Genel Merkezinden sonra, ilk kez milletvekili Erol ile uyumlu çalışma görüntüsü veren bir CHP örgütü delegelerin  oyuyla iş başına geldi.

Tabi her kongreden sonra yaşanan gelenek bozulmadı ve seçimlerde aday olan Dr. Emrah Özden; kongrede delegelerin baskı altında oylarını kullandıkları iddia etti. 
Kongrenin geçmiş kongreyi toplayan delege ile yapıldığını, kongrenin son derece demokratik bir ortamda geçtiğini ve insanların özgürce oylarını kullandıklarını ifade eden CHP Milletvekili Erol’un açıklamalarına rağmen,  Özden farklı iddialarda bulunuyor.

Dr. Emrah Özden, kongre öncesinde 43 tane delegenin tedbirli olarak disipline verilerek oy kullanma haklarının gasp edildiğini iddia ederek, “Yaklaşık 1 yıl önce il başkanlığı adaylığı için çalışmalarıma başladım. O süreçte de çok başarılı işlerimiz oldu. Süreç içerisindeki çalışmalarda delegelerin bütünlüğünü sağladık. İl başkanımız Zeki Kaplan'ın görevden alınmasından sonra disipline verilip ihraç edilmesi ve 43 tane delegenin tedbirli olarak disipline verilmesi ve seçimi kazanamayacaklarından dolayı delegeleri telefonla arayıp ‘kime destek vereceksin' diye sordukları zaman benim ismimin söylenmesi sonrasında 9 kişinin tekrar tedbirli disiplin kararı verilen bir süreçle karşı karşıya kaldık. Biz bu süreçte partimiz zarar görmesin diye genel merkeze toplu olarak gitmek isteyen delegelerimizin önüne geçtik. Partimizin zarar görmemesi için elimizden geleni yaptık. Ama buna bağlı olarak süreç öyle bir işledi ki arkasından 9 kişinin alınmasında da kalmayarak delegeler üzerinde uygulanan baskılarla karşı karşıya kaldık. Delegelerimiz tehdit edildi. Benim adaylıktan çekilmemle ilgili çok yoğun baskılar oldu. Ben ne görevden alınan Zeki Kaplan'ın adayı olduğumu ne de Gürsel Erol'un adayı olduğumu söyleyerek hiçbir zaman destek istemedim.

Ben sadece parti örgütümüzün desteğini alarak aday olduğumu söyledim insanlara. Bu kongrede bana 5 dakika konuşma fırsatı dahi verilmedi. Ben Cumhuriyet Halk Partisinin bir önceki dönem 2. Sıra milletvekili adayıydım. Son bir haftadır ceplerinde çay parası olmayan insanların adliye koridorlarında haklarını aramasının mücadelesini verdikten sonra ben bu seçime girdim.

Disiplin kurulu başkanı keyfi olarak yaklaşık olarak 55 tane insanı disipline veriyorsa ben buradaki demokrasi anlayışını kabul etmiyorum. Bu kongrede yapılan yanlışlıkların hukuk mücadelesini sonuna kadar vereceğim” dedi.

Bu her iki açıklamalardan anlaşılan şu ki 41 yıl sonra bir milletvekili kazanmış bir siyasi parti, yeni bölünmelerin  oluşmasına tahammül etmemiş ve tarihin tekerrür etmemesi adına geçmişten dersler çıkarılmış.

Zaten tek milletvekili olan bir partinin milletvekiliyle uyum içerisinde çalışmasından ve bunu sağlayacak adımların atılmasından daha doğan ne olabilir.
Tek başına yeniden ve 41 yıl sonra küllerinden doğan bir siyasi hareketin gelecek başarısı için bir milletvekilinin inisiyatif alması ve karar süreçlerinde yer almasından daha tabi ne olabilir.

Kaldı ki yeni CHP ile Başkanı Coşkun Çağar Duran ciddi bir delege desteği ile bu göreve gelmiş ve delegelerin oyunu almış.

Adı bölünme ve ayrılıklar  ile  öne çıkan bir partinin bugünden sonra yine Gürsel Erol’un ifade ettiği gibi yeni bir siyaset dili ve retoriği geliştirmesi lazımdı ve sanki bu da oldu.