ÇADIR POLEMİĞİ
Depremde evleri yıkılanlar için ilk etapta kurulan çadırların birçoğu, kamunun yurt, okul, hastane, misafirhane gibi mekânlara nakledildiği için çoğunlukla gece boş.
Az sayıda çadırda kalanların da başta yakacak olmak üzere her ihtiyacı periyodik olarak karşılanıyor. Dondurucu soğuklar çadırlarda kalma zorunda olanları belki zora sokuyor ama kendilerine devletin diğer binalarında kalma teklifine sıcak bakmayıp çadırda kalmayı tercih edenleri de sıklıkla görüyoruz.
Bunun birçok gerekçesi olabilir ve haklı da görülebilir. Şehir halkı çadırda kalanlar hemen her konuda yardımcı olmak istiyor. Kendi imkânları ile bir şeyler yapmak isteyenler de zaman zaman bu bölgeleri ziyarete ediyor.
Gördükleri iki şey var bu hemşerilerimizin. Birincisi depremden etkilenip gideceği, kalacağı bir yakının olmamasından dolayı burada kalanlar. İkincisi de aslında kalacak ve geceleri gidip konaklayacak sıcak ortamları olmasına rağmen sırf gelecek yardımlardan faydalanmak, devletimizin ve STK’larımızın ayni yardımları yanında duyarlı ve merhametli insanlarımızın zaman zaman yaptığı nakdi yardımlardan faydalanmak.
Herkese yetecek hatta artacak kadar malzeme olmasına rağmen zaman zaman yardım dağıtımında görev alan şahısların üzerlerine yüründüğü, getirilen malların talan edildiği, sıra ve hak mefhumu gözetilmeden büyük bir kargaşa oluşturulduğu ve bunun sosyal medyada eleştiri konusu yapıldığını da görüyoruz.
Deprem, birçok gerçek mağdur oluştursa da depremi fırsatçılığa, stok ve istifçiliğe dönüştürmek isteyenler de ne yazık ki var aramızda. Halkımızın yardımseverlik duygularına yönelen ve buradan kendine çıkar sağlayan insanlarımız olmasına rağmen ola ki aralarında bir mağdur kişinin sıkıntısını gidermek bile güzeldir. Bazı konularda aldatılmak ve suiistimal edilmek bile güzel bir duygu. Sonuçta Allah herkesin niyetine göre muamele eder ve karşılığını verir.