Biraz Sabır

3 Mayıs Pazartesi günü bu köşede 'Hüzün Yılı' başlığı ile Elazığspor hakkında bir yazı yazmış ve aynen şunları söylemiştik: '2. lig Kırmızı Grupta mücadele eden Tetiş Yapı Elazığspor'un  Pendikspor ile Pendik Stadı'nda karşılaşmada aldığı 2-2 beraberlikle 27 yıl sonra 3. Lig'e düşmesini nasıl değerlendirecek ve nasıl yorum yapacağız bilemedik doğrusu. 2020 deprem ve pandemi, 2021 de Elazığspor'un 3. Lige düşmesi ile hüzün yıllarımız oldu adeta. 

Biraz Sabır
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Göstere göstere gelen bu gerçeğe rağmen umutsuzluğa kapılmak yok, yere düşmek yok hele hele suçlu aramak hiç yok. Olanla ölene çözüm yok. Gelip bulmuşsa bizi bu kader ve bu sonuç, yiğit düştüğü yerden kalkar misali “çay koy yeniden başlıyoruz” ümidi ve heyecanı ile dibe vurduğumuz yerden sıçrayarak yeniden 2. Lige yolculuğumuz başlasın ve yolumuz açık olsun..”

Bizlerin Elazığspor’un geldiği konum hakkında suçlu aramak yerine gerçeği kabul edip yeni bir çıkışın yolunu önerme gibi düşüncemize rağmen birileri olmadık itham ve hakaretlerine maruz  kaldık.

Tek suçumuz mesleki duyarlılık ve tarafsızlık adına Elazığspor’un eski menajeri Cihangir Güner'in açıklamalarını yorumsuz olarak sayfalarımıza taşımaktı. Bir refikimizin de yaptığı gibi bizler de “içerden” bir sesin cümlelerini sayfalarımıza aldık. Hepi topu bu…

Vay sen misinin bunu yapan! Ne şerefsizliğimiz ne ahlaksızlığımız ne de insanlığımız kaldı.

Kim bu ithamları yapan ve bizlere gazetecilik dersi verip ayar çekmeye çalışan? Kırk yılda bir verilen görev üzerine kendince yorumlar yapan ve herkesin gördüğü net gerçeği görmeyecek kadar hissiyatına  mağlup olan bir gazeteci arkadaş.

Neymiş bizim itimiz başkasının aslanından iyiymiş. Tabi burada kim it kim aslan tartışmasına girmeyeceğiz ama şehir gündeminde bir numaralı   konu olan Elazığsporun 3. Lige düşme konusunda açıklama yapan ve geçmişte büyük bir ümitle takıma menajer olarak görevlendiren bir teknik adam.

Şimdi bazı yorumcuların tepesi atacak diye bizler bu açıklamayı yayınlamayacak mıyız? Ya da yayınlamadan önce değerli yorumcumuzdan onay bekleyip ve cevaz mı alacağız.

Kaldı ki Hakimiyet olarak bugüne kadar Elazığspor ve yönetimi hakkında bir satır olumsuz yazı ve yorum yayınlamamışsınız. Son olarak da bir açıklamaya yer vermişsiniz. Sonrasında kurulmuş stüdyo mahkemesi hedefe konulan sözde sanıkların savunması bile alınmadan istiklal mahkemesi misali “önce infazına badehu yargılanmasına” gibi jüri heyeti karar vermiş ve iki gazete sahibi ve spor müdürleri ipe göndermiş.

Arkadaşların programda sarf ettikleri bu cümlelerle yürekleri soğudu mu ya da umdukları “aferin”i aldılar mı bilmeyiz ama yapılan ne gazetecilik ne spor yorumculuğu ne de şehre duyarlılıktır.

Bugün geleceği daha iyi kurma adına konuşulacak ve tartışılacak bir şey varsa Elazığspor'un Eski Menajeri Cihangir Güner’in sözleridir.  Doğrudur ya da yanlıştır. Söylediklerinde haksızlık ve özel husumete dayalı cümleler de olabilir. Hatta bu beyanlarında haksız yere eleştirdiği isimler de olabilir.

Mazrufu, yani mektubunun içindeki yazıcıyı ve görüşleri konuşmak ve buna yoğunlaşmak varken, zarfa yüklenmek ve bu haberi yayınlayan gazetelere diklenmek en basit anlamıyla gerçeklerle yüzleşmekten kaçmaktır. 

Ramazanın manevi havasını bozmama, birilerine daha çok prim yaptırmama adına bu konuyu şimdilik rafa kaldırıyor, Elazığspor yönetimi değil ama bu yorumcu arkadaşlarımız ile ilgili söyleyecek sözlerimizin bitmediğini ifade ediyoruz. Ramazan bereket ayı olduğu gibi  sabır ayıdır. Biraz sabır…