BEBEĞİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Bundan tam 26 yıl önce , 26 Şubat 1992 tarihinde 83' ü çocuk 613 Azerbaycanlı kardeşimiz Hocalı'da tüm dünyanın gözü önünde vahşice katledildi.

BEBEĞİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Ana bilim Dalı Ve Türk Sanatı Topluluğu tarafından katliamın yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen ''Duyulmayan Çığlık: Hocalı'' başlıklı uluslararası resim ve heykel yarışması Hocalı'da yaşananları yeniden hatırlatmak ve hayatlarını kaybeden kardeşlerimizi anmak için çok anlamlı bir fırsat oldu. 

 

Yarışmayı Heykel alanında başarı ödülü alarak birincilik kazanan, Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı  Öğretim Görevlisi Rüçhan KEÇECİ oldu ve  başarıya giden yolu içtenlikle bizlerle paylaştı;

 

SANATÇI DUYARLILIĞIMLA BEBEĞİN SESSİZ ÇIĞLIĞI ADLI ESERİMLE YARIŞMAYA KATILDIM

 

Öncelikle; Gazi Üniversitesi' ndeki hocalarımızı  anlamlı bir çalışmayla ilgili yarışma düzenledikleri için kutluyorum.

 

Katliam dili, dini, ırkı, mezhebi  ne olursa olsun hiçbir canlının hiçbir canlıya yapmayacağı bir durum. 26 Şubatta bu katliam yaşandı orada yaşlı, çocuk, genç demeden diri diri yakıldılar... Dünya maalesef bu katliama sessiz kaldı..İnsanların bu olayı yaşamaları, yaşatmaları ne kadar üzücü.. Yapanın yanına kar kalmasın, katliamların bir daha yaşanmaması için sanatçı duyarlılığımla elimden geleni yaptım ve "Bebeğin Sessiz Çığlığı" adlı eserimle yarışmaya katıldım.

 

BU YARIŞMANIN ÖDÜLÜ YOK, KATLİAMIN YAŞANDIĞI YERE GİDECEĞİZ

 

Altını  çizerek söylüyorum bu yarışmanın ödülü yok, dereceye giren sanatçı arkadaşlarla beraber katliamın yaşandığı yere gideceğiz ve bu da bizler için muazzam bir ödül olacak. Orada yaşayan insanların acılarını paylaşacağız, daha da hissedeceğiz ve duyarlı sanatçılar olarak geri döneceğiz ve anlatacağız.

Bu katliam, Azerbaycan topraklarının yaklaşık beşte birinin işgaliyle sonuçlanan Ermeni saldırganlığının bir parçası olarak yaşandı. İşgal nedeniyle, çok sayıda Azerbaycanlı kardeşimiz yurtlarını terk  ederek, kaçkın ve mecburi göçkün durumuna düştü. Katliamın üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen, durum maalesef değişmedi. 

Biz Türkiye olarak uluslararası hukukun açık bir ihlalini teşkil eden ve bölgesel istikrar ve kalkınmanın önündeki en büyük engel olan işgalin bir an önce Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde sona ermesi gerektiğini her zaman savunduk ve savunmaya devam edeceğiz. Türkiye, her konuda olduğu gibi bu konuda  da Can Azerbaycan'ın yanında olacak ve bu tutumundan da taviz vermeyecektir.

Türkiye olarak, Hocalı'da şehit olan kardeşlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz. Can Azerbaycan'ın 26 yıl önce karşı karşıya kaldığı bu vahşetin acısını en derin duygularla paylaşıyoruz...

 

  ESERİMDE TEK BİR BEDEN GÖRÜNMEYEN ÜÇ İNSAN VAR

 

Yarışma da  birbirinden değerli toplam 60 eser vardı. Maliyet bize ait, yurtdışından eser gönderen arkadaşlarımız da vardı onları da tebrik ediyoruz..

Benim yapmış olduğum eserde aslında tek bir beden ve görünmeyen üç insan var. Anne karnındaki bebek vahşice katledilmiş, ben de bu zulmü anlatmak istedim, çünkü gerçekten akıl almıyor.. Yapanların yanına kar kalmasın istiyorum..

Metal malzemelerden faydalandım, endüstriyel atıklar kullandım, plastik kumaş gibi... Sanat adı bilinmeyen bir sanat.. Sanatsal hem de tasarım alanında kendimi  Picasso ile  özdeşleştirdim. O da böyle bir  katliamı anlatmış tepkisini göstermiş.. Kendi memleketi Malaga'dan yüzlerce kilometre uzaktaki Guernica' da yaşananları bir şekilde anlatmalıydı.. Savaşın yıkıcılığını, yaşanan katliamı, bombaların yaktığı ateşte yanan insanlığı anlatmalıydı.. Guernica, dikkat çekici büyüklükte tuval üzerine sadece siyah beyaz renklerde yağlı boya ile yapılmış bir resimdir. 20. yy sanatının en iyi bilinen İspanyol ressam ve heykeltıraşı..

Tüm dünyanın duymasını istiyorum.. Sanatçı duyarlılığı ile ön plana çıkınca insanlar her şeyi öğreniyor dünya da böylece öğreniyor. Sanatçı eserleriyle olanları anlatmaz öyle değil mi? Bedeniyle diliyle yaşantısıyla da anlatır.

 

DÜNYANIN DİLİ SANATTIR SANATIN DİLİ YOKTUR

 

Vahşetin ötesinde ne yapılacaksa yapılmış bizler anlatacağız ki dünya tepkisini göstersin.. Anne, bebek ve vahşeti yapanlar... Dünyanın dili sanattır, sanatın dili yoktur herkes bir pay çıkarır alacağını alır.

Zaman olarak benim 30 yıl birikimim var ama toplam 1 ay gibi kısa süre içerisinde eserimi bitirdim. Statik tabi ki çok önemli bilmek gerekli.. Metal malzemeyi sanat enstrümanı olarak görüyorum, metal bilgisi ve tekniği,statik  çok önemli.. Metal malzemeyi kendimle özdeşleştirdim diyebilirim.

Bu kolaylık birden bire olmadı kendimi geliştirdim. Bir işi yaparken kalben yapmak gerekli istemek gerekli. Derste öğrencilerime faydalı olmaya çalışıyorum,herşeyi öğrensinler istiyorum, deneme yanılma yolunu kullanmaya çalışıyorum. Yıllara yayınca galiba daha kolay olmaya başlıyor...

 

Sırada Sayın Cumhurbaşkanımıza sunacağım bir proje var. Sonrasın da planladığım projelerim var ama hayata geçirmek için sponsorlara ihtiyacımız var.  Ben sizlerin aracılığıyla Sayın Rektörümüz ve Yardımcılarına, Bölüm Başkanlarıma verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum. Elimden geldiğince Elazığ'ı anlatmaya çalışıyorum ve Elazığ için muazzam projelerim var.. Gelen teklifler çok ama ben burada çok mutluyum. Zaten bu huzur her şeyi yaptırıyor. İnşallah  daha çok projeye imza atacağız sizlerin de desteğiyle.