Başkan Işıkver: 'Gürsel Erol, Elazığ'da Neyi Çözdü?'
MHP Elazığ İl Başkanı Semih Işıkver, Gürsel Erol ile ilgili iddiasını yeniledi. Başkan Işıkver, CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol'a seslenerek, 'Bir tarafta benim hayatım, bir tarafta Gürsel Bey'in diş fırçası, yüreğin yetiyorsa benimle bahse gir' dedi.
MHP Elazığ İl Başkanı Semih Işıkver, Kanal 23 Genel Yayın Yönetmeni Arif Çakmak’ın sunduğu Ayrıntı programına konuk oldu. Başkan Işıkver, geçtiğimiz günlerde aynı programa katılan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ile yaşadığı diyaloğa açıklık getirerek CHP, Elazığ’da MHP’den daha fazla oy alamaz iddiasını yeniledi.
İşte Başkan Işıkver’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“GÜRSEL BEY TRİBÜNLERE OYNUYOR”
Gürsel Bey’i mesela toplumu birleştiren 15 Temmuz gibi etkinliklerde görmüyorum. Milli birlik ve kardeşliğin tavan yaptığı süreçlerde pek ben burada görmedim açıkçası. Bir de Gürsel Bey güzel konuşuyor. Yani tribünlere de güzel hitap ediyor. Ama mesela bir bakana hitap ediyor ama aynı bakan onlarca kez Elazığ'a geliyor, gelip görüşmüyor. Yani muhalefet biraz yapıcı bir dil kullanmalı. Bunu Gürsel Bey özelinde söylemiyorum. Bu yolu kim seçiyorsa tamamıyla insanı istismar etmek üzerinden bu siyası amacı kim benimsiyorsa, bu MHP içerisinde de olur, başka partide de olur. Biz buna tepkimizi koyarız. Şu anda Gürsel Bey’i konuşmaktan çok da rahatsız oluyorum. Ben buraya cevap vermeye gelmedim. Ben buraya geleyim, Gürsel Bey’e cevap vereyim, rencide edeyim, aşağılayayım böyle bir amacım yok.
“CAMBAZA BAK OYUNU, PERDELEME SİYASETİ”
CHP siyasetini değerlendirirken, Gürsel Bey’i CHP siyasetinden farklı bir yere koyarak bir değerlendirme geliştirilmesi hususunda hem sayın Milletvekilinin bir gayreti var, “ben bunlardan beriyim, CHP bir kitle partisi, bunlar böyle konuşuyor ama ben bunlardan farklı bir yaklaşım içerisindeyim” gibi bir yaklaşımın içerisine girerek ilk bölümün sonunda da ifade ettiğim gibi siyaseti iyi bilenlerin “cambaza bak oyunu” diye tarif ettiği yani içinde bulunduğu camianın zaaflarını toplumu ilgilendiren, Türk Milletinin menfaatlerini ilgilendiren konulardaki sessizliğini, çoğu zaman ses çıkardığı zaman karşı kampın sözcüsü olma noktasında aldığı pozisyonları göz ardı ederek tamamen perdeleme siyaseti yaparak “ben CHP’den farklı bir yerdeyim, farklı bir noktadayım ben Elazığ için önemliyim, beni CHP ile bir tutmayın” diyen bir profil var ve bir yandan da CHP Milletvekillerini, belediye başkanlarını buraya getirdim, şurada şunu yaptım, burada bunu yaptım şeklinde ifadelerle siyaset geliştiren bir milletvekili profili var karşımızda.
“GÜRSEL BEY’İ TUTARLI BULMUYORUM”
Ben çok tutarlı bulmadığımı ifade etmek istiyorum yani sorusu açılmışken. Tane tane anlatayım isterseniz. Biliyorsunuz seçildiği dönemlerde ben bir daha aday değilim demişti vekilimiz. Daha sonra çıktı dedi ki ben bir daha aday olmaya karar verdim. Elazığ’ın yaşadığı mağduriyetleri gördüm, şunu gördüm, bunu gördüm adayım. Biraz daha zaman geçti ben ikinci sıradan adayım dedi. Benim ikinci sırada aday olma sebebim, İsmail Küçükkaya’nın programında anlattı. “Benim ikinci sıradan aday olma hedefim bu hükümeti göndermek ve parlamenter sisteme dönüşün yolunu açmak.” Aynı zamanda Elazığ’daki başka yayın organlarında örneğin Manşet 23’deki programda da hatırlıyorum. “Ben bu şehirde seçilemesem dahi iktidara gelecek CHP içerisinde bakan olabilmek için çok önemli bir pozisyona gelebilmek için böyle bir strateji geliştirdim. Yani bakıyoruz ben bu sırayla ilgili konuşmayı da zül sayıyorum. “Yani 4 tane milletvekili çıkarsa ben 3 olacağım” dediler. Yani Gürsel Bey aslında bu seçim yasasına güveniyordu. Yani dedi ki ben bu seçim yasasına göre zaten İYİ Parti’nin, Saadet’in aldığı oyu, en yüksek oyu alan parti olacağım gerçeği ile düşüncesi ile ben 2 de olsam gideceğim düşüncesi de var. “Gidemesem de kahraman olurum.” Ama reel politik değiştiği zaman Sayın Vekil geldi dedi ki “ben ikiden adayım.” Hemen açıklama yaptı. Şimdi bu yaklaşım tutarlı bir yaklaşım mıdır sizce? Bana göre tutarlı bir yaklaşım değil. Siyasetin ciddiyetine yakışmaz. Dolayısıyla ben bu konuda Gürsel Bey’i eleştireceğim.
“GÜRSEL BEY ELAZIĞ’I HAM GÖRÜYOR”
Mesela, “Ben Elazığspor’a maaşımın yarısını vereceğim dedi.” Forma kampanyasında, “Orada oturmuşsunuz kimse bir şey vermiyor, ben 2 bin forma veriyorum, alacağımdan düşersiniz yani vereceğimden düşersiniz” şeklinde biraz hafife aldığını düşünüyorum. Yani Elazığ’ın ifadesiyle Gürsel Bey’in Elazığ’ı biraz ham bulduğunu düşünüyorum. Yerel ifadeyle bizi ham gördüğünü, önümüze ne koyarsa yiyeceğimizi, toplumun yönlendirilmeye çok açık olduğunu, gittiği yerlerde Elazığ’ın misafirperverliğinden ötürü bir de Elazığ siyasetini biraz dövmek için Gürsel Bey’in enstrüman olarak kullanıldığı için sanırım bir akıl tutulmasına girdi, durmadan pozisyon değiştiriyor. Şahsen ben onun yerinde olsam, önce aday olmayacağım sonra olacağım, sonra ikinci sıra olacağım, sonra, sonrasını söylemiyorum sonra tekrar birinci sıra olacağım. Bunu siyasette neyle açıklayabiliriz. Ben geçen programda ben bunu size sordum, siz de sordunuz dedi ki bu benim parti içi problemim. O zaman parti içinde konuşun. Toplum önünde bunları konuşursanız inandırıcılığınız kalmaz.
“CHP ELAZIĞ’I PİLOT VE PROJE İL OLARAK SEÇTİ”
Bir de Gürsel Bey, son zamanlarda bir CHP gerçeklerini göz ardı ederek bütün gerçekleri halının altına süpürerek bir CHP’nin Elazığ ile ilgili bir strateji geliştirdiğini, Elazığ’ın pilot il ilan edildiğini, düşünün 6 Temmuz’da ben bir sürpriz açıklayacağım” dedi. Herkes çok büyük bir beklenti içerisine girdi. Ne dediler, dediler Gürsel Bey gelecek bir şey açıklayacak. Yani inanın ben de acaba bunlar blok listeyi mi açıklayacak, bunlar beraber mi girecekler bu şekilde bir şey beklerken bizim 9-10 ay önce bizim ilan ettiğimiz Elazığ’ın CHP tarafından pilot il seçildiğine dair CHP’nin Elazığ’a olan ilgisi ile ilgili düşüneniz nedir sorusuna ben diyorum ki bunlar Elazığ’ı pilot il seçmişler. Yani takribi 8-9 ay evvel Gürsel Bey’in insanlara sürpriz açıklayacağım diye ifade ettiği şeyi zaten biz biliyorduk. CHP hakikaten Elazığ’ı bozmak için, Elazığ’daki özü bozmak için Elazığ’ı öz değerlerinden uzaklaştırmak için burayı bir proje ili olarak seçmiş. Ben bu noktada Gürsel Bey ile aynı düşüncedeyim. Yani bugün düşünün Elazığ’da Kanal 23’ü hatırlayın. Siz yıllardır televizyon camiasının içerisindesiniz yani bundan önce hiç sizi aramışlar mıydı? Hatta bizi de çok yönlendirdiler. Ya siz de birine arattırın da olsun bitsin. Biz dedik ki biz buradaki bu tespiti yapma adına kimseyi arattırmayacağız. Yoksa biz de MHP Başkan yardımcılarından çok rahat bir şekilde arattırarak sizin de kuruluş yıldönümünüzü kutlayabilirdik.
“BU ŞEHRİ BOZMAK İSTİYORLAR”
Bakıyorsunuz Elazığ’da bir muhafazakar, bir milliyetçi babasını, annesini ailesinden birini kaybettiği zaman tak diye telefon geliyor, Sayın Genel Başkanımız sizinle görüşecek deniliyor. Ben yani görevim itibariyle bir de uzun zamandır bu görevi yaptığım için bölgedeki hemen hemen bütün il başkanları ile yakın temas içerisindeyim. Soruyorum onlara, Kayseri’deki biri bir yakınını kaybettiği zaman Kılıçdaroğlu aramış mıdır? Veyahut Ankara’daki bir CHP’liyi bırakın milliyetçi birini aramış mıdır? Yani bunlar Elazığ’ı masanın ortasına koymuşlar, Elazığ bunlar için bir pilot il bir proje il. Bu şehri bozmak istiyorlar. Umarım düşündüğüm gibi değildir. Ben biraz da derin detaylara takılan birisiyim. Umarım bunu HDP dayatmıyordur. Yani siz burada bu şehri PKK’nın Abdullah Öcalan’ın gücü ve yüreği yetmediği için alamadığı ideolojisini ihraç edemediği bu şehri belki HDP adına bizden istiyordur. Yani bu da olabilir. Bu da siyasetin doğasında içerisinde var. Bugün bakıyoruz Kemal Kılıçdaroğlu olmadık işlerde olmadık yerlerde onu bunu arıyor. Elazığ’a gösterdiğiniz hassasiyeti neden Malatya’ya Erzurum’a Yozgat’a göstermiyorsunuz. Şimdi benim de milliyetçi tabanı temsil eden bir şahsiyet olmam itibariyle bu konuları sorgulamak benim vazifemdir. Bu hususlardaki sorgulayıcı tavrım CHP kanadından da milletvekili tarafından da yanlış anlaşılabiliyor. Kendilerini öyle bir yere koymuşlar ki eleştirilemez görüyorlar. Diyorlar ki bizi hiç kimse eleştiremez. Ben istediğimi yaparım, tutarsız da davranırım, söz verip de tutmam, bir şeyi vaat edip de yapmam, sonradan vazgeçerim, bu da normaldir.
“HDP’NİN VEKİL ÇIKARDIĞI YERLERDE ÖNCE CHP VEKİL ÇIKARMIŞTIR”
Ak Parti belki tam manasıyla onları kendi karşısına konumlandırmıyor. Benim varlık gayem, yaşama sebebim budur. Elazığ’ı sola, özellikle CHP’nin milletvekili çıkarmasından sonra yeni bir konjonktüre doğru evrilmemek. Birçok yere bakın HDP’nin vekil çıkardığı yerlerde önce CHP Milletvekili çıkarmıştır. Ben Elazığ’da bu tabloyu görmeme adına her türlü mücadeleyi her türlü bedeli ödemeyi de göz önünde bulundurarak bütün arkadaşlarımla beraber bu mücadeleyi vermeye devam edeceğim. Benim bu mücadeleyi verme noktasında bana bel altı da vursalar, iftira da atsalar gerçekten kara propaganda yaparak da üzerime gelseler devam edeceğim.
“SÖZCÜ’YE EN FAZLA HABER OLAN MHP İL BAŞKANI NEDEN BENİM?”
Ben 81 vilayette bugüne kadar Sözcü’ye en fazla haber olmuş MHP İl Başkanıyım. Bakın konuda istatistikler açıktır. Yarım kadar Sözcü’ye haber olmuş bir il başkanı yoktur. Bayram değil seyran değil ne özelliğim var beni Sözcü’ye haber yapıyorsun, Cumhuriyet’te, Tele 1’de T24’te haberim var. Bu nedir? Basın yayın kanalıyla bir beşinci kol faaliyeti. Bu Elazığ merkezine düzenlenen bir beşinci kol aksiyonudur. Biz bu aksiyonu engelleme adına buradayız. Ben bu mührün emanetçisi olarak burada seçim dönemine kadar sessize alayım bekleyeyim, onları seçim döneminde konuşayım gibi bir organizasyon şemasının parçası değilim.
“BENİ SUSTURACAK GÜÇ ANASINDAN DOĞMADI”
Bugün Ankara’da Mansur Yavaş yanlış yapar ben konuşurum, bugün HDP’li kesimler Tunç Soyer için tam aradığımız kişi der, LGBT’liler onu destekler ben konuşurum, bugün Ekrem İmamoğlu Financial Times’a çıkar “Eğer Recep Tayyip Erdoğan bir daha seçilirse beni görevden alabilir” şeklinde ülkede teokrat ve diktatöryal bir yapının iktidarda olduğunu ifade eden cümleler kullanırsa ben karşısında dururum. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu yüzlerce absürt ifade kullanır, örgütü, örgütçüyü, PKK’lıyı desterkler, DHKPC’li teröristin cenazesine eşini gönderirse ben konuşurum. Niye susayım? Beni susturacak bir güç anasından doğmadı. Yani ben bu koltukta oturduğum sürece beni susturacak bir güç, solla mücadele ederken, terör örgütleriyle mücadele ederken beni susturacak bir güç vallahi anasından doğmadı. Burada biz bazen konuşuyoruz, vekil konuşuyor, diyor ki “Ankara ve İstanbul’u alırsak, Elazığspor’un borçlarını ödeyeceğiz.” Ondan sonra olay öyle bir noktaya geliyor ki Ankara’yı İstanbul’u, İzmir’i Adana’yı Mersin’i hepsini alıyorlar, “Ben boş konuşmuşum” diyorlar. Kanuna bakmadan konuşmuşum diyorlar.
“2 YILDIR OKUL ORTADA YOK”
Okulları CHP’liler kullanmaya çalıştılar. Sanki Ekrem İmamoğlu annesinin bileziklerini, ziynet eşyalarını bozdurup da gelip buraya okul yapıyor gibi… Yani iki senedir o okulda ortada yok. Böyle bir yaklaşımın parçası olup bunun muadilinde bir rekabet içerisine girerek, ben de bir okul yaptıracağım gibi bir aksiyonunu içerisine girip şehri kandırmak da istemiyorum. Bizim hayrımız da şerrimiz de gizlidir. Biz bu ticareti Allah ile yaparız. Yaptığımız işin mükafatını da Rabbimizden bekleriz. Bugüne kadar bizim iş insanı kimliğimiz ile bu şehirde yaptığımız herhangi bir yardım faaliyetini basın ve medya ile paylaştığımız görülmemiştir, bundan sonra da görülmeyecektir. Hatta bir gün vekil bey bir programa çıktığında benim bu ifadeleri kullanmam üzerine, “Semih Bey, bana nereye ne hayır yapmışsa cep telefonumdan yazsın” dedi. İnsanın kendini buraya konumlandırması hakikaten ayıp. Cengiz Aymatov’un bir sözü var, “İnsan olmanın en zor yani her zaman insan kalabilmektir.” Ben Allah ile yaptığım bu hesabı, inancım gereği yaptığım bu hayırları gelip burada şehir ve toplum ile paylaşacak karakterde bir insan değilim. Karşıma bir belediyeyi konumlandırmışlar, birçok ülkenin bütçesinden daha fazla bütçesi olan bir belediye, 2 senedir acz içinde. Bir taraf diyor ki söz verdiler okulları yapmadılar, diğer taraf diyor ki izin vermediler. Ne yapacaksanız yapın.
“İNŞALLAH İMAMOĞLU AÇILIŞA GELMEZ”
İnşallah İmamoğlu bunları yaparken de açılışta Elazığ’a gelmez. İlk depremde geldi, Palandöken’e kayağa gitti. İkinci geldiğinde bir iki vaat verdi gitti Sırrı Sakık ve avanesi onu Diyarbakır’da karşıladı, İmamoğlu eşi ile beraber 32 dişlerini açarak arkalarında PKK’li teröristlerin maketlerinin olduğu bir panonun önünde Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük konularındaki eksikliklerinden, insan hak ve özgürlüklerinden, temel hak ve hürriyetlerden bahsederek Selahattin Demirtaş’a özgürlük istedi. Ben bu konuda çıkıp dedim ki bunların hayrı bize lazım değil. Bizi CHP siyaseti oradan yakaladı dediler ki sen de bir okul yap. Siyaseten belki bu atraksiyonları doğruydu ama hakikaten yani bugün eğer bir insan devlete topluma bayrağa yan bakıyorsa okulu da dünyası da kendisinin olsun.
“YAPAMAYACAKSINIZ BİZ YAPARIZ”
Gürsel Bey, bunları hep bir kenara koymak istiyor. Mesela bakın Tunç Soyer’e İzmir’e ayrı bir para ayrı bir bayrak düşünüyor. Orada otonom bir yapı istiyor. Sanki Çaka Bey’in İzmir’ini oluşturacak orada ayrı bir otonom yapı istiyor. LGBT’liye, PKK’lıya, FETÖ’cüye, DHKPC’liye, MLKP’liye müsamahayla bakıyor. O adam geliyor, Fethi Sekin’i şehit edenlerin yol arkadaşı diyor ki ben burada Fethi Sekin’in külliyasini yapacağım. Siz alın bu parayı o konuyu kapatın. Bu siyaset Elazığ’da yemez, karşılık bulmaz. Bizim ifade etmeye çalıştığımız şey budur. Bu şehirde kim bir şey yapmışsa da yapacaksa da Allah razı olsun. Sonuçta bu devletin ilgili kurumları kanunları var. Burada bu yardım yapılacaksa da bu düzenleyen belli yönetmelikler de var. Neden yapmadıklarını da bilmiyorum. Burada halk da vatandaş da istiyorsa baksınlar, yapamıyorlarsa da girişimlerde bulunalım MHP’li Belediyelere de devletimize de merkezi hükümetimize de götürürüz derdimizi onlar çözerler.
“İSTİSMARI ERKEZE ALAN BİR POLİTİKAYI GÜRSEL BEY’E YAKIŞTIRAMIYORUM”
İstismarı merkeze alan bir politika geliştirmesini hakikaten Gürsel Bey’e yakıştıramıyorum. Neden çünkü 2-3 dönem milletvekilliği tecrübesi var, daha önceden devleti sistematiğine kadar bilen bir siyasetçi. Daha yapıcı bir muhalefet anlayışıyla, daha doğru bir siyaset benimseyerek, örneğin bakanlar geldiğinde bir şeyi talep ederken milletvekillerimiz ile beraber aynı üsluba, aynı üslubu kullanarak vatandaşın problemlerini çözmeye yönelik bir hissiyat geliştirseydi hakikaten saygı duyardım.
“ELAZIĞ’DA NEYİ ÇÖZDÜNÜZ?”
Bugün AFAD Müdürümüzü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürümüzü kaç kere aramıştır, kaç kişiyi gönderip problemini çözdürmüştür? Yani siz bu şehrin milletvekilisiniz, kaç problemi kurum müdürlerimi ile konuştunuz. Kurum müdürlerimiz benden bıkmışlar. Şahsi işimle gitmiyorum. Vatandaşın problemini götürdüğüm için çözüm aradığım için benden bıkmışlar. Şehirdeki bir milletvekili inisiyatif almıyorsa bu noktada MHP inisiyatif alıyorsa bu arada MHP tribün siyaseti yapmıyorsa neden konuşmuyorsun diyorlar. Peki, siz burada neyi çözdünüz. Siz bu şehirde bu kadar konuşmaktan, tribüne oynamaktan başka ne yaptınız? Minibüse bindiniz, deprem geldiniz, rugan ayakkabı giydiniz, gizliden çekim yaptırdınız, gittiniz bir şeyler anlattınız sonuç olarak depremde siz ne kazandırdınız? Kaç kişilik organizasyon kurdunuz.
“BİZ TİRBÜNE OYNAMIYORUZ”
Ben tribüne oynamazken yerel basına veya yerel televizyona bir şeyi sufle yapmazken bir yandan bin 200 kişilik bir gönüllü ordusuyla bir yandan organize sanayide bir fabrikada yatacağım, 70-80 kişisi her gün orda yatmak suretiyle orada kalacağım, bir yandan da hasar tespitinden yardımların ulaştırılmasına kadar binlerce tır gelecek buraya MHP’li belediyelerden biz onların reklamını yapamayacağız, onlar gelecekler hiçbir şey vermeyecekler, hiçbir organizasyon kurmayacaklar, şehri anlamayacaklar, vatandaşın hissiyatını anlamayacaklar, kalkacaklar diyecekler ki biz çalıştık siz niye sustunuz.
“MÜDÜRLERİ MANŞET EDEREK SORUN ÇÖZMEYİZ”
Ne deseydik? Yani biz bugün problemini aktarıp çözüm noktasında bir şeyler elde edeceğimiz insanın sorunun ilgili kurumun müdürü ile çözmek yerine o kurumun müdürünün kurumunu gazetelere manşet ederek mi çözeceğiz? Bizim yöntemimiz bu değil. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Dolayısıyla bizim yaklaşımımız da böyle bir yaklaşımdır. Ben çok siyasetini de reel bulmuyorum. Ben Gürsel Bey’i izliyorum, birçok kere de izlediğim süreçlerde müdahale etmek de istedim ancak şehri germeyeyim diye yapmadım. Şimdi bir siyaset geliştiriyorlar ben 2-3-5 tane çıkaracağım, 4’ü gelirse böyle yapacağım. İyi de son seçimde 91 bin küsür ben almışım, 31 bin senin destek verdiğin 3 parti.
“GÜRSEL BEY KAOS YARATARAK KENDİNE ALAN AÇIYOR”
Ben Gürsel Beyi o programda izledim bir anda Baskil’den Hozat’a taşındıklarını söyledi. Başka bir şeyler söyledi. O konularda da CHP’lilerin çok büyük tepkisi var. Diyorlar ki Diyap Ağa da mı Baskilli o zaman? İnsanlar bunu sorguluyor. Ben Gürsel Bey’i konuşmaya kalksam sabaha kadar konuşurum ama benim siyasi anlayışımda benim siyasi jargonumda bir kişiye bel altı vurmak, o insanın ekmeğini, haysiyetini, özel hayatını konuşmak yok. Gürsel Bey’in özellikle şehrin birlik beraberlik içerisinde antat kaldığı olduğu dönemlerde kaos yaratarak, kendisine alan açarak bir siyaset benimsediğinin farkındayım. Bu siyasi anlayış da kendisinin anlayışıdır, sonuç itibariyle ona da bir şey demeyeceğim.
“CUMHURBAŞKANINA HOŞGELDİN BİLE DİYEMEDİ”
Örneğin ne dedi, Cumhurbaşkanımız geldiği zaman ben gidip uçaktan indiğinde karşılayacağım, helikopter ile değil minibüs ile gezin diyeceğim, dedi. Daha sonra biz karşılamaya gittik, vallahi gık diyemedi. Konu da kapandı, niye çünkü Elazığ’da medyada ortak bir dil geliştirmiş. Konu kapandı gitti. Burada bu arkadaşımız açık ve net dedi ki “Ben indiği zaman gidip konuşacağım.” İnsan hoş geldiniz de mi diyemez Cumhurbaşkanına? Biz 3-5 kelime kurduk. İsmail Küçükkaya’nın programında, “Benim amacım parlamenter sistemi geri getirip, hükümeti indirmek diyen adam, 2018 seçimlerinde ne diyordu, Gürsel Bey’in seçim kampanyasını hatırlayın, Cumhurbaşkanı burada güçlü bir figür olduğu için “Ben Cumhurbaşkanına çok rahat ulaşabilirim.” Niye ulaşmıyorsun ya da 4,5 yılda kaç kere görüştün? Adamı hana alan yok diyor ki ben kılıcımı nereye asacağım! Yani insanlarının aklıyla alay etmesin, istirham ediyorum Elazığ siyasetinin seviyesini düşürmesin.
“GÜRSEL BEY HER ZAMANKİ GİBİ GERİ ÇEKİLDİ”
Şehri terk etme noktasında da ben edeceğim o edecek mi diye 3 kez sordum, mesajları tekrar okuyabilirsiniz. Bir savın iddia haline dönüşmesi için bir karşılık olması lazım. Gürsel Bey bize mukavele edemedi yani konuşamadı, cevaplayamadı. Her zamanki gibi geri çekildi. Bakın benim babam burada, annemin mezarı burada, çocuklarımın okulu burada, yatırımlarım burada, işyerim, siyasetim, bahçem, sülalem, dünyam burada. Gürsel Bey’in yanında kaç tane sigortalı çalışıyor Elazığ’da? Sıfırdır, belki birdir. Elli de olsa yok sayılır. Benim şu andaki durumuma göre Gürsel Bey’in şu anda bir çalışması yok. Bürosu, işyeri, evi, yatırımı var mı Gürsel Bey’in burada? Bugün Türkiye’nin en 50 ilinde faaliyet gösteren ve kazandığı paranın tamamını Elazığ’a getiren ticari yapılanmanın parçası olarak konuşuyorum. Gürsel Beyi’in neyi var Elazığ’da? Akgün Otel’de bir çantası var, içerisinde bir diş fırçası ve diş macunu var. Ben diyorum ki sen diş fırçanı ve diş macununu koy, ben hayatımı koyacağım. Yüreğin yetiyorsa benimle bahse gir.
“PİLAVDAN DÖNENİN KAŞIĞI KIRILSIN”
20 senedir ticaretin içerisindeyim. Daha önce programda milletvekilimize söyledim. Baktım ki çok atıyor, tutuyor. Dedim ki daha önce hayatında, özgeçmişinde ihaleye fesat, devlet malını yağma gibi siyasi profillerin, Elazığ siyasetinde görev alması için elimizden geleni yapacağız. Benim veya bundan önce içerisinde bulunduğum ya da şu anda bulunduğum hiçbir ticari oluşumun bırakın hükmü açılmış bir soruşturma dahi yok. 20 senedir ticaretin içerisindeyim. Çoluk çocuğuma haram yedirmedim. Benimle beraber yürüyenler de haram yemeyi bilmeyen insanlardır. Hakkımızda açılmış bir tane dahi soruşturma olmadığı halde, bütün yatırımlarımız burada olduğu halde, binlerce insan buradan ekmek yediği halde bir şahsiyet çıkıyor, çantayla, diş fırçası ve macunu ile gelmiş, Akgün Otel’de kalıyor ve karşısında gelmişimi, geçmişimi, bütün hayatımı koyuyorum yürekli bir şekilde çıkıp cevap veremiyor. Tekrar ediyorum benim hakkımda açılmış bir tane dahi soruşturma dahi varsa ben her şeyi kabul ediyorum. Bütün bunlardan münezzeh ben her şeyimi ortaya koymaya hazırım neden çünkü bu şehre, ülkücülere, bu şehrin özüne güveniyorum. İnsan bozulmasın diye bu şehirde elimizden ne geliyorsa yapacağız. Biz de bu mücadelenin parçası olmaya devam edeceğiz. Benim Gürsel Bey’in işiyle gücüyle işim olmaz. Diyorsa ki ben konuşurum kaos yaratırım kendisi bilir. Pilavdan dönenin, kaşığı kırılsın.
“KİM GELİRSE GELSİN BU ŞEHRİ VERMEYECEĞİZ”
Ben mecburen iddiamı korumak zorundayım. Ben o gün sessiz mi kalacaktım? Gürsel Bey o gün dedi ki “Semih Bey derse MHP, CHP’den fazla oy alır derse helal olsun, büyük adam diyeceğim” Dedim Gürsel Bey! Bir tarafta senin diş fırçası, bir tarafta bizim hayat. Gürsel Bey, mukavele edemedi. Ben onun oradaki tazyiki yüzünden ben bu konuda bir şey dememiştim. Sadece CHP neden milletvekili çıkaramaz dedi. Ben bu lafımın arkasındayım. Gürsel Bey, birinci sıradan aday olursa CHP Elazığ’dan vekil çıkaramaz. Bizim Elazığ’da bir sözümüz var, berbere soruyor adam ‘saçım ak mı, beyaz mı’ diye, berber de ‘5 dakika sonra önüne düşünce görürsün’ diyor. Biz de göreceğiz seçimde. Onlar da iddialarını ortaya koysunlar. Kemal Kılıçdaroğlu da gelse CHP, MHP’den fazla oy alamaz Elazığ’da. Kim gelirse gelsin bu şehri vermeyeceğiz.