YİNE BEĞENDİREMEDİK
Elazığ'da klasikleşmiş, teamül haline gelmiş bir ritüel var. Bir atama ya da siyasi tercih yapılır. Arkası, önü ve yanı yöresi düşünülmeden bir tepki verilir.
Vali atanır beğenmeyiz, milletvekili adayı açıklanır burun kıvırırız, belediye başkanı belirlenir bir kulp buluruz, bürokrat atanır mutlaka bir bahane bulup eleştiririz.
Ve yine bu teamül gereğidir ki kısa bir süre sonra göklere çıkartır, görev süresi bitip ilimizden ayrıldığında da bir kamyon övgü cümlesi ile uğurlar, gittiği yerden de görüşmelere devam ederiz.
Aynı tablo rektör atamasında da yaşandı. 62 adayımız vardı. Bu isimler layık değil miydi bu göreve. Birçoğu değilse de az da olsa layık olanı ve üniversiteye katkı sunacak isimler elbette vardı.
Ama YÖK ve son tahlilde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Prof. Dr. Fahrettin Göktaş isminde karar kıldı.
Erdoğan'a bu kararı vermesinde şüphesiz birçok kriter ve prensip vardır. Fakat bize göre en büyük kriter ve değerlendirme eski rektörlerin tutum ve davranışlarıdır.
Erdoğan, geçmişte atadığı rektörlerin Fırat Üniversitesindeki alışılmış, kronikleşmiş zihniyet ve yapıyı kıramadıkları ve dönüştüremedikleri için bizzat kendisi saha inmiş ve bu yapıyı bozacak ve zincirleri bilim ve adalet yönünde kıracak yürekli bir ismi atamıştır.
Geçmişte rektörün atamasında bir numaralı isim olarak aktif rol oynayan bir Ak Partili Milletvekilinin 'Valla Allahtan aşağı bu rektörün atamasında ben etkili oldum ama artık konuşmuyorum' cümlelerini kurmasına sebep neyse Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'ın atanmasına sebep de budur.
Kimsenin adamı değil, bilimin, adil yönetimin, haksızca atama ve görevlendirmelerin son bulmasının adıdır Prof. Dr. Fahrettin Göktaş.
Elazığ'ı çok iyi bilen, yıllarını bu şehirde geçiren ve fakat bir lobi ve mahfile diyet borcu olmamanın rahatlığı ve huzur içinde yöneticilik yapmanın adıdır Prof.Dr. Göktaş.
Tepkiler anlamsız, yersiz ve temelsizdir. Tükenmişlik sendromunu itiraz ve sivil itaatsizlik maskesiyle kapatmaya ve varlığını hissettirmeye yönelik tavırlar, kolaycılık olduğu gibi önyargıları yıkamamanın dışavurumudur.
Bekleyin ve izleyin dostlar. Fırat'ta bir şey değişmiş, her şey değişmiştir artık. Eski alışkanlıkları da unutun artık.
Az sabır ve teenni.
Ve yine bu teamül gereğidir ki kısa bir süre sonra göklere çıkartır, görev süresi bitip ilimizden ayrıldığında da bir kamyon övgü cümlesi ile uğurlar, gittiği yerden de görüşmelere devam ederiz.
Aynı tablo rektör atamasında da yaşandı. 62 adayımız vardı. Bu isimler layık değil miydi bu göreve. Birçoğu değilse de az da olsa layık olanı ve üniversiteye katkı sunacak isimler elbette vardı.
Ama YÖK ve son tahlilde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Prof. Dr. Fahrettin Göktaş isminde karar kıldı.
Erdoğan'a bu kararı vermesinde şüphesiz birçok kriter ve prensip vardır. Fakat bize göre en büyük kriter ve değerlendirme eski rektörlerin tutum ve davranışlarıdır.
Erdoğan, geçmişte atadığı rektörlerin Fırat Üniversitesindeki alışılmış, kronikleşmiş zihniyet ve yapıyı kıramadıkları ve dönüştüremedikleri için bizzat kendisi saha inmiş ve bu yapıyı bozacak ve zincirleri bilim ve adalet yönünde kıracak yürekli bir ismi atamıştır.
Geçmişte rektörün atamasında bir numaralı isim olarak aktif rol oynayan bir Ak Partili Milletvekilinin 'Valla Allahtan aşağı bu rektörün atamasında ben etkili oldum ama artık konuşmuyorum' cümlelerini kurmasına sebep neyse Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'ın atanmasına sebep de budur.
Kimsenin adamı değil, bilimin, adil yönetimin, haksızca atama ve görevlendirmelerin son bulmasının adıdır Prof. Dr. Fahrettin Göktaş.
Elazığ'ı çok iyi bilen, yıllarını bu şehirde geçiren ve fakat bir lobi ve mahfile diyet borcu olmamanın rahatlığı ve huzur içinde yöneticilik yapmanın adıdır Prof.Dr. Göktaş.
Tepkiler anlamsız, yersiz ve temelsizdir. Tükenmişlik sendromunu itiraz ve sivil itaatsizlik maskesiyle kapatmaya ve varlığını hissettirmeye yönelik tavırlar, kolaycılık olduğu gibi önyargıları yıkamamanın dışavurumudur.
Bekleyin ve izleyin dostlar. Fırat'ta bir şey değişmiş, her şey değişmiştir artık. Eski alışkanlıkları da unutun artık.
Az sabır ve teenni.