'TÜRKİYE YILDA 750 MİLYON TON TOPRAK KAYBEDİYOR'
TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Nevzat Özer, '5 Aralık Dünya Toprak Günü' dolayısıyla değerlendirmede bulundu.
Dünyada uygarlıkların Nil, Ganj, Fırat ve Dicle gibi nehir havzalarında kurulduğunu, bu nedenle uygarlıkla suyun ayrı düşünülemeyeceğini ifade eden Özer, söz konusu uygarlıkların enerji kaynağı olarak da ormanları kullandığını söyledi.
Özer, diğer önemli havzalarda olduğu gibi Anadolu topraklarının da milyonlarca insana kucak açtığını ve yaşam olanağı sunduğunu belirterek, süreç içinde Anadolu topraklarındaki su ve toprağın yanlış kullandığını ve bu nedenle sayısız uygarlığın yok olduğunu dile getirdi.
Anadolu'nun 10 bin yıl önce yüzde 72'sinin ormanlarla kaplı olduğunu, bugün ise sadece yüzde 25'inin orman olduğunu aktaran Özer, 'Söz konusu yüzde 25'in de yarısı çok kötü durumda. Yine Anadolu'nun yüzde 6'sı sulak alanlar ve göllerle kaplıydı. Bugün sadece yüzde 1 alan sulak. Yanlış hayvancılık ve yayılmacı alan kullanımından dolayı meralarımızı da kaybediyoruz.' diye konuştu.
'Kayıpların tek nedeni erozyon değil'
Özer, Türkiye'nin dünyanın sadece yüzde birinin yarısı kadar alana sahip olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: 'Bir yılda bütün ülkelerin kaybettiği toprak 23-24 milyar ton, Türkiye'nin kaybettiği toprak ise 750 milyon ton civarında. Türkiye'deki toprak kayıplarında topoğrafyanın, dağlık bir ülke olmasının, farklı iklimlere sahip olmasının çok önemli etkileri var ama bu durum hep vardı. Erozyonun yüksek olmasının nedenini yanlış arazi kullanımında, uygulanan yanlış tarım tekniklerinde ve insanlarımızın diğer faaliyetlerinde aramak zorundayız.'
Toprak kayıplarının tek nedeninin erozyon olmadığını, tuzlulaşmadan asitleşmeye, organik madde kayıplarından verimli toprakların yerleşim ve sanayileşmeye açılmasına kadar çok yönlü tehditlerin kayıplara yol açtığına işaret eden Özer, bu toprakların yüzlerce, binlerce yıl daha kullanılması ve yaşam üretmesi gerektiğini anlattı.
Özer, Türkiye'nin orman arazilerinden yüzde 54'ünün, meralarından yüzde 64'ünün ve tarım arazilerinden yüzde 58'inin erozyon tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi.
Yanlış arazi kullanımı ve tarım tekniklerindeki hatalar nedeniyle erozyonda artış meydana geldiğini vurgulayan Özer, 'Topraklarımız, kalitesini artıran en önemli unsur olan organik madde içeriğini kaybediyor. Herhangi bir tarımsal üretim için, toprağın sürdürülebilirliğini sağlamak yolunda yüzde 3'ün altına düşmemesi gereken organik madde miktarı ülkemiz topraklarının yüzde 85'inde bu oranın altındadır. Organik madde toprak korumanın ilk ve temel şartlarından biridir.' değerlendirmesinde bulundu.
TEMA, geliştirdiği 250 projeyle erozyonla mücadele ediyor
Özer, TEMA Vakfının, kuruluşundan bu yana sayısı 250'yi bulan projeyle toprağı ve doğal varlıkları koruyarak erozyonla mücadele ettiğini, bu projelerin kırsal kalkınma, koruma, çölleşme, iklim, ağaçlandırma gibi geniş bir yelpazeyi içerdiğini söyledi.
TEMA'nın ağaçlandırma projeleriyle 12 bin 500 hektar alanda 15 milyon fidanı toprakla buluşturulduğuna işaret eden Özer, ağaçlandırma sahalarının tesisi, fidan dikimi, bakımının tamamen Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili kuruluşlarınca yapıldığını belirtti.
Özer, projelerdeki asıl amacın, ormansızlaşma konusunda toplum duyarlılığını artırma, sorunun çözümüne halkın dahil edilmesi ve çocuklardan başlamak üzere orman-fidan sevgisinin toplumda yaygınlaştırılması olduğunu kaydetti.
Özer, diğer önemli havzalarda olduğu gibi Anadolu topraklarının da milyonlarca insana kucak açtığını ve yaşam olanağı sunduğunu belirterek, süreç içinde Anadolu topraklarındaki su ve toprağın yanlış kullandığını ve bu nedenle sayısız uygarlığın yok olduğunu dile getirdi.
Anadolu'nun 10 bin yıl önce yüzde 72'sinin ormanlarla kaplı olduğunu, bugün ise sadece yüzde 25'inin orman olduğunu aktaran Özer, 'Söz konusu yüzde 25'in de yarısı çok kötü durumda. Yine Anadolu'nun yüzde 6'sı sulak alanlar ve göllerle kaplıydı. Bugün sadece yüzde 1 alan sulak. Yanlış hayvancılık ve yayılmacı alan kullanımından dolayı meralarımızı da kaybediyoruz.' diye konuştu.
'Kayıpların tek nedeni erozyon değil'
Özer, Türkiye'nin dünyanın sadece yüzde birinin yarısı kadar alana sahip olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: 'Bir yılda bütün ülkelerin kaybettiği toprak 23-24 milyar ton, Türkiye'nin kaybettiği toprak ise 750 milyon ton civarında. Türkiye'deki toprak kayıplarında topoğrafyanın, dağlık bir ülke olmasının, farklı iklimlere sahip olmasının çok önemli etkileri var ama bu durum hep vardı. Erozyonun yüksek olmasının nedenini yanlış arazi kullanımında, uygulanan yanlış tarım tekniklerinde ve insanlarımızın diğer faaliyetlerinde aramak zorundayız.'
Toprak kayıplarının tek nedeninin erozyon olmadığını, tuzlulaşmadan asitleşmeye, organik madde kayıplarından verimli toprakların yerleşim ve sanayileşmeye açılmasına kadar çok yönlü tehditlerin kayıplara yol açtığına işaret eden Özer, bu toprakların yüzlerce, binlerce yıl daha kullanılması ve yaşam üretmesi gerektiğini anlattı.
Özer, Türkiye'nin orman arazilerinden yüzde 54'ünün, meralarından yüzde 64'ünün ve tarım arazilerinden yüzde 58'inin erozyon tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi.
Yanlış arazi kullanımı ve tarım tekniklerindeki hatalar nedeniyle erozyonda artış meydana geldiğini vurgulayan Özer, 'Topraklarımız, kalitesini artıran en önemli unsur olan organik madde içeriğini kaybediyor. Herhangi bir tarımsal üretim için, toprağın sürdürülebilirliğini sağlamak yolunda yüzde 3'ün altına düşmemesi gereken organik madde miktarı ülkemiz topraklarının yüzde 85'inde bu oranın altındadır. Organik madde toprak korumanın ilk ve temel şartlarından biridir.' değerlendirmesinde bulundu.
TEMA, geliştirdiği 250 projeyle erozyonla mücadele ediyor
Özer, TEMA Vakfının, kuruluşundan bu yana sayısı 250'yi bulan projeyle toprağı ve doğal varlıkları koruyarak erozyonla mücadele ettiğini, bu projelerin kırsal kalkınma, koruma, çölleşme, iklim, ağaçlandırma gibi geniş bir yelpazeyi içerdiğini söyledi.
TEMA'nın ağaçlandırma projeleriyle 12 bin 500 hektar alanda 15 milyon fidanı toprakla buluşturulduğuna işaret eden Özer, ağaçlandırma sahalarının tesisi, fidan dikimi, bakımının tamamen Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili kuruluşlarınca yapıldığını belirtti.
Özer, projelerdeki asıl amacın, ormansızlaşma konusunda toplum duyarlılığını artırma, sorunun çözümüne halkın dahil edilmesi ve çocuklardan başlamak üzere orman-fidan sevgisinin toplumda yaygınlaştırılması olduğunu kaydetti.