SİYASİ VEFA ve GERÇEK DAVA ADAMLARI
Bilindiği gibi önümüzdeki pazar bir seçim daha sonuçlanmış olacak
Bilindiği gibi önümüzdeki pazar bir seçim daha sonuçlanmış olacak. 7 haziran seçimlerinden sonra hiçbir parti hükümet kuramadığı için sonra da koalisyon hükümeti kurulamayınca bir kez daha sandık başına gitmemiz gerekti. Tabii bu durum gerek adayların seçiminde gerekse seçmeni etkilemeye yönelik propaganda da kullanılacak üslup ve yaklaşımlar noktasında siyasi partilere kendilerini bir kez daha gözden geçirme fırsatı verdi. Partiler de bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirdiler ve yeni bir seçimin arifesindeyiz.
Yukarıdaki ifadeleri neredeyse bir çırpıda yazdık. Fakat sürecin bu aşamaya gelmesi öyle kolay olmuyor. Önce aday adaylığı süreci var. Sonra aday adayları arasından milletvekili adaylarının tespiti var. Milletvekili adaylarının tespiti ne yazık ki bazen feodaliteye, bazen paranın gücüne, bazen bürokrasideki makamın gücüne bağlı. Bu konuda milletimizin dertli olduğunu açıkca belirtmekte bir sakınca yok sanırım. Çünkü vekil listeleri yapıldığında milletimizin değerlerinin, tercihlerinin neredeyse kıymet-i harbiyesi yok gibi
Oysa milletvekili adaylığı hak edene teklif yoluyla yapılsa, memleketine, milletine gerçekten hizmet etmek isteyenlere teklif edilse… Keşke verdiği sözden dönmeyen, seçildikten sonra arkadaşlarına, çevresine sırtını dönmeyeceklere teklif edilse… Keşke inancımızın referans olduğu yaklaşımlar sergilenebilse. Keşke, bir kişi milletvekili adayı olarak gösterildiğinde ' teveccühünüze teşekkür ederim ama hayır ben haddimi bilirim; falan kişi; bilgi, birikim, donanım ve entelektüel olma açısından benden daha iyi, bu teklifi benden çok o hak ediyor' diyebilse. Ne yazık ki, iyiler diyarı dışında bunu elinin tersiyle itecek çok az kişi kaldı. Yıllardır vekil adayı seçiminde özlenen bu tabloyu bir türlü göremedik
Neyse biz sürecin zorluğuna dönelim yeniden. Daha sonra milletvekili adaylarının yörelerinde dağ taş, o kasaba şu köy, o mahdigere, bu esnaf demeden seçim çalışması yapmaları var. Neredeyse herkesle kucaklaşma veya el sıkma var. Özel toplantılar, ayarlanan sürpriz ziyaretler de cabası. Kısacası vekil adayları sürecin başından beri yoğun bir tempoda devam ederler.
Bu yoğun tempoda vekil adaylarının yanında gerçek dost ve vefalı birileri daha var. Onlar görünmez kahramanlardır. Vekil adayları nereye giderse onlar da oraya giderler. Vekillerin her türlü problemlerini onlar çözmeye çalışırlar. Hatta gelen eleştirilerin çoğunu da onlar göğüslerler.
Fakat işin acı tarafı ne biliyor musunuz? Seçimler olur biter, milletvekilleri Ankara'da saltanatlarına başlarlar ve kendilerinin seçilmesinde canla başla çalışan vefakar dost ve partililer unutulur. Vekiller kendilerinden bir talepte bulunacak diye onların telefonlarına bile çoğu kez çıkmazlar. Liyakat sahibine merkezi veya yerel bürokraside görev vermeyi asla düşünmez hatta ileride yeni bir milletvekili adayı çıkmasın diye engel olurlar. Siyasi vefaları yoktur. Onlar da kendi kabuğuna çekilirler. Bir başka seçimde yine kendilerine verilecek görevi beklerler tüm samimiyetleriyle. Onlar kim mi? Onlar gerçek DAVA adamlarıdır.
Yukarıdaki ifadeleri neredeyse bir çırpıda yazdık. Fakat sürecin bu aşamaya gelmesi öyle kolay olmuyor. Önce aday adaylığı süreci var. Sonra aday adayları arasından milletvekili adaylarının tespiti var. Milletvekili adaylarının tespiti ne yazık ki bazen feodaliteye, bazen paranın gücüne, bazen bürokrasideki makamın gücüne bağlı. Bu konuda milletimizin dertli olduğunu açıkca belirtmekte bir sakınca yok sanırım. Çünkü vekil listeleri yapıldığında milletimizin değerlerinin, tercihlerinin neredeyse kıymet-i harbiyesi yok gibi
Oysa milletvekili adaylığı hak edene teklif yoluyla yapılsa, memleketine, milletine gerçekten hizmet etmek isteyenlere teklif edilse… Keşke verdiği sözden dönmeyen, seçildikten sonra arkadaşlarına, çevresine sırtını dönmeyeceklere teklif edilse… Keşke inancımızın referans olduğu yaklaşımlar sergilenebilse. Keşke, bir kişi milletvekili adayı olarak gösterildiğinde ' teveccühünüze teşekkür ederim ama hayır ben haddimi bilirim; falan kişi; bilgi, birikim, donanım ve entelektüel olma açısından benden daha iyi, bu teklifi benden çok o hak ediyor' diyebilse. Ne yazık ki, iyiler diyarı dışında bunu elinin tersiyle itecek çok az kişi kaldı. Yıllardır vekil adayı seçiminde özlenen bu tabloyu bir türlü göremedik
Neyse biz sürecin zorluğuna dönelim yeniden. Daha sonra milletvekili adaylarının yörelerinde dağ taş, o kasaba şu köy, o mahdigere, bu esnaf demeden seçim çalışması yapmaları var. Neredeyse herkesle kucaklaşma veya el sıkma var. Özel toplantılar, ayarlanan sürpriz ziyaretler de cabası. Kısacası vekil adayları sürecin başından beri yoğun bir tempoda devam ederler.
Bu yoğun tempoda vekil adaylarının yanında gerçek dost ve vefalı birileri daha var. Onlar görünmez kahramanlardır. Vekil adayları nereye giderse onlar da oraya giderler. Vekillerin her türlü problemlerini onlar çözmeye çalışırlar. Hatta gelen eleştirilerin çoğunu da onlar göğüslerler.
Fakat işin acı tarafı ne biliyor musunuz? Seçimler olur biter, milletvekilleri Ankara'da saltanatlarına başlarlar ve kendilerinin seçilmesinde canla başla çalışan vefakar dost ve partililer unutulur. Vekiller kendilerinden bir talepte bulunacak diye onların telefonlarına bile çoğu kez çıkmazlar. Liyakat sahibine merkezi veya yerel bürokraside görev vermeyi asla düşünmez hatta ileride yeni bir milletvekili adayı çıkmasın diye engel olurlar. Siyasi vefaları yoktur. Onlar da kendi kabuğuna çekilirler. Bir başka seçimde yine kendilerine verilecek görevi beklerler tüm samimiyetleriyle. Onlar kim mi? Onlar gerçek DAVA adamlarıdır.