NEDEN BİZ KARŞILAYALIM?
Ak Parti hükumetlerinin icraatlarını genel olarak başarılı bulduğumuzu çeşitli vesilelerle ifade etmiştik
Ak Parti hükumetlerinin icraatlarını genel olarak başarılı bulduğumuzu çeşitli vesilelerle ifade etmiştik. Bir kere de buradan deklare etmekte bir beis görmüyoruz. Gerek sayın cumhurbaşkanımızın başbakanlığı dönemleri, gerekse sayın Davutoğlu'nun başbakanlığı dönemleri genel olarak; ekonomik, siyasi ve sosyal aktiviteler bağlamında başarılı sayılır.
Ancak sayın başbakanımızın doğu ve güneydoğu olayları ile ilgili yaptığı açıklamalardan bazılarına kamuoyu adına bir gazeteci olarak şerh koyduğumuzu belirtmek isterim. Sayın başbakanımız doğu ve güneydoğu olaylarıyla ilgili yaptığı değerlendirmelerde olaylar esnasında zarar gören esnafın zararının karşılanacağını ifade ediyor. İşte biz buna şerh koyuyoruz. Herkes biliyor ki o bölgelerde terör örgütüne destek verildiği için bu kadar pervasızca saldırıyor. Polisimizi, askerimizi, öğretmenimizi, doktorumuzu şehit eden bu örgüt söz konusu bölgelerde ciddi destek görüyor. Bunu nereden mi çıkarıyorum? Bir türlü Türkiye partisi olamayan daha çok o bölgelerin partisi duruşunu sergileyen ve terörü bir türlü kınamayan hatta destek veren partinin aldığı oylara bakarsanız bu gerçekle karşılaşırsınız. Hasan Cemal demeden kimse kızmasın kendimizi yazıyoruz ve yüzde on üçlük oy oranıyla bu acı gerçek apaçık ortada. Bölgedeki esnaf, sivil toplum kuruluşları, odalar, o bölgelerde cereyan eden hadiselere ciddi bir karşı duruş sergileseler en azından bu boyutta bir problem ortaya çıkmazdı.
Şerh koymamızın sebebi de şu: o bölgelerdeki esnafın veya diğer mağdurların ekonomik kayıpları neticede bu milletin cebinden çıkacak. Doğrusu ben kendi adıma o bölgelerde gerçekten mağdur olan aç susuz kalan, fakir, devletine milletine dinine bağlı insanlara devletin şefkat elini uzatmasını isterim. Ancak teröre açıktan ya da kapalı destek verenlere bu milletin parasının verilmesini doğru bulmuyorum. Verilecek ekonomik desteğin askerimize, polisimize, öğretmenimize, doktorumuza silah olarak kurşun olarak dönmeyeceğini kim garanti edebilir.
Elbette gerçek mağdurların araştırılarak mağduriyetlerinin giderilmesine söyleyecek sözümüz yok. Gerçek mağdurlar tespit edilmeli ve devlet gereken desteği vermelidir. Fakat kimse devletten daha güçlü değil. Devlet kurumlarıyla gerekli tahkikatı yapmalı ve teröre öyle ya da böyle, kenarından köşesinden bulaşan kim varsa esnaftı, sivil toplum kuruluşuydu, odaydı gözünün yaşına bakmadan gerekli cezayı vermelidir.
Sayın başbakanımız iyi niyetli bir yaklaşım sergiliyor olabilir. Fakat bu kaçıncı iyi niyet? Öyle anlaşılıyor ki o bölgelerde iyi niyet para etmiyor. O bölgelerdeki halk adeta bir kurtuluş mücadelesi vererek pek ala bu gidişata dur diyebilir. Çünkü bu durumdan daha çok kendileri zarar görüyor. Evleri arabaları hatta canları yanıyor. Ciddi bir karşı duruş sergilenmiyorsa bunun da bedelini öderler.
Kısaca demem o ki millet olarak sıkıntı çekerken bir de cebimizden bir yerlere para aktarılmasının adil ve hakkaniyetle yapılması için azami hassasiyet gösterilmelidir.
Ancak sayın başbakanımızın doğu ve güneydoğu olayları ile ilgili yaptığı açıklamalardan bazılarına kamuoyu adına bir gazeteci olarak şerh koyduğumuzu belirtmek isterim. Sayın başbakanımız doğu ve güneydoğu olaylarıyla ilgili yaptığı değerlendirmelerde olaylar esnasında zarar gören esnafın zararının karşılanacağını ifade ediyor. İşte biz buna şerh koyuyoruz. Herkes biliyor ki o bölgelerde terör örgütüne destek verildiği için bu kadar pervasızca saldırıyor. Polisimizi, askerimizi, öğretmenimizi, doktorumuzu şehit eden bu örgüt söz konusu bölgelerde ciddi destek görüyor. Bunu nereden mi çıkarıyorum? Bir türlü Türkiye partisi olamayan daha çok o bölgelerin partisi duruşunu sergileyen ve terörü bir türlü kınamayan hatta destek veren partinin aldığı oylara bakarsanız bu gerçekle karşılaşırsınız. Hasan Cemal demeden kimse kızmasın kendimizi yazıyoruz ve yüzde on üçlük oy oranıyla bu acı gerçek apaçık ortada. Bölgedeki esnaf, sivil toplum kuruluşları, odalar, o bölgelerde cereyan eden hadiselere ciddi bir karşı duruş sergileseler en azından bu boyutta bir problem ortaya çıkmazdı.
Şerh koymamızın sebebi de şu: o bölgelerdeki esnafın veya diğer mağdurların ekonomik kayıpları neticede bu milletin cebinden çıkacak. Doğrusu ben kendi adıma o bölgelerde gerçekten mağdur olan aç susuz kalan, fakir, devletine milletine dinine bağlı insanlara devletin şefkat elini uzatmasını isterim. Ancak teröre açıktan ya da kapalı destek verenlere bu milletin parasının verilmesini doğru bulmuyorum. Verilecek ekonomik desteğin askerimize, polisimize, öğretmenimize, doktorumuza silah olarak kurşun olarak dönmeyeceğini kim garanti edebilir.
Elbette gerçek mağdurların araştırılarak mağduriyetlerinin giderilmesine söyleyecek sözümüz yok. Gerçek mağdurlar tespit edilmeli ve devlet gereken desteği vermelidir. Fakat kimse devletten daha güçlü değil. Devlet kurumlarıyla gerekli tahkikatı yapmalı ve teröre öyle ya da böyle, kenarından köşesinden bulaşan kim varsa esnaftı, sivil toplum kuruluşuydu, odaydı gözünün yaşına bakmadan gerekli cezayı vermelidir.
Sayın başbakanımız iyi niyetli bir yaklaşım sergiliyor olabilir. Fakat bu kaçıncı iyi niyet? Öyle anlaşılıyor ki o bölgelerde iyi niyet para etmiyor. O bölgelerdeki halk adeta bir kurtuluş mücadelesi vererek pek ala bu gidişata dur diyebilir. Çünkü bu durumdan daha çok kendileri zarar görüyor. Evleri arabaları hatta canları yanıyor. Ciddi bir karşı duruş sergilenmiyorsa bunun da bedelini öderler.
Kısaca demem o ki millet olarak sıkıntı çekerken bir de cebimizden bir yerlere para aktarılmasının adil ve hakkaniyetle yapılması için azami hassasiyet gösterilmelidir.