İnönü Üniversitesinin düzenlediği seminerde Türkiye'deki ve dünyadaki kuraklığa dikkat çekildi

Malatya İnönü Üniversitesinin düzenlediği 'Su Yönetimi ve Kuraklık' konulu çevrimiçi seminerde Türkiye genelinde yaşanan kuraklığa dikkat çekilerek, suyun israf edilmemesi istendi. Prof. Dr. Mahmut Fırat, su kaybının dünyada yüzde 15, Türkiye'de ise yüzde 55 civarında olduğunu vurguladı.

TAKİP ET
Malatya İnönü Üniversitesinin düzenlediği 'Su Yönetimi ve Kuraklık' konulu çevrimiçi seminerde Türkiye genelinde yaşanan kuraklığa dikkat çekilerek, suyun israf edilmemesi istendi. Prof. Dr. Mahmut Fırat, su kaybının dünyada yüzde 15, Türkiye'de ise yüzde 55 civarında olduğunu vurguladı.

İnönü Üniversitesi, 'Akademiden Hayata Yansımalar Seminerleri' kapsamında gerçekleştirilen 'Su Yönetimi ve Kuraklık' konulu çevrimiçi seminere İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Fırat ve Kayseri Su ve Kanalizasyon İdaresi (KASKİ) Genel Müdürü Doç. Dr. Özgür Özdemir konuşmacı olarak katıldı. Seminerde, İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Durmaz'ın sorduğu soruları cevaplayan Prof. Dr. Mahmut Fırat ve Doç. Dr. Özgür Özdemir, kuraklık, su kayıpları, su yönetimi, su tasarrufu gibi konular hakkında bilgi verdi.

Prof. Dr. Mahmut Fırat, Kuraklığın Doğu Anadolu Bölgesi'nde depremden sonra en çok konuşulan konu haline geldiğini belirterek, Türkiye'nin coğrafya olarak kurak bir iklim bölgesinde yer aldığına değindi. Kurak dönemlerin uzamasıyla birlikte son yıllarda yağışların çok kısa süreli ve şiddetli yağdığını dile getiren Fırat, bunun sonucunda kaynakların buharlaşmanın etkisiyle aşırı kullanım ve benzeri faktörlere bağlı olarak su kaynaklarının tükenmesine yol açtığını anlattı. Sıcaklığın etkisiyle de tarım ürünlerinin kuruması veya daha fazla suya ihtiyaç duyduğunu dile getiren Fırat, sonuç olarak insanların gıda ihtiyacını karşılayamama noktasına getireceği konusu üzerinde durdu.

Fırat, su kayıpları hakkında bilgi vererek, 'Biz kayıpları iki şekilde sınıflandırıyoruz. Birincisi sisteme verdiğimiz aboneye hiç iletilmeden şebekeden sızıntılar yoluyla kaybolması. Biz buna fiziki kayıplar diyoruz. Bu fiziki kayıpların toplam kayıplar içerisindeki oranı ortalama yüzde 80 - 85 civarındadır ve su kaynaklarının verimsiz kullanılmasına neden olan temel sebep de fiziki kayıplardır. İkinci olarak idari kayıp dediğimiz aboneler tarafından kullanılan veya kaçak kullanılan bu kurumlar için gelir getirmeyen suyu oluşturur. Dolayısıyla iyi bir şebeke yönetimi yoksa aboneler takip edilmiyorsa, kaçak kullanım gibi faktörler takip edilerek azaltılmıyorsa burada kurum doğrudan gelir kaybına neden olmaktadır' ifadelerini kullandı.

'Türkiye'de su kaybı yüzde 55'

Türkiye'de yer altı suyunun çok fazla kullanıldığını belirten Fırat, özellikle Konya ve civarında yeraltı suyunun aşırı çekiminden dolayı derin obruklar ve çöküntüler oluştuğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Fırat, nüfusun yoğun olduğu coğrafyalarda yağıştaki düzensizliklerin su kaynaklarını azalttığını ve aşırı tüketim ile birleştiği zaman dünya genelinde dengesiz bir dağılma ortaya çıktığını söyledi ve su kaybının dünyada yüzde 15 civarında Türkiye'de ise yüzde 55 civarında olduğunu vurguladı.

Özdemir'den su kayıplarının önlenmesi uyarısı

Malatya Büyükşehir Belediyesi'nde MASKİ Genel Müdürlüğü görevinde de bulunan ve şu anda Kayseri Su ve Kanalizasyon İdaresi (KASKİ) Genel Müdürlüğü görevini yapan Doç. Dr. Özgür Özdemir, su kayıplarının önlenmesi için neler yapılması gerektiği hakkında bilgi vererek, 'Burada en temel manada yapılabilecek iki şey var. Bunlardan birincisi suyu tasarruflu kullanmak ikincisi de havzamıza düşen yağışı havzada tutabilmektir. Bunu da hem halkın yapabileceği hem de bizim gibi kamu kuruluşlarının yapabilecekleri olarak ayırabiliriz. Vatandaşlar tasarruflu kullanabilirler. Mesela diş fırçalarken, tıraş olurken muslukları kapatabilirler. Bizlerin yapabileceği de ülkemizde su kayıp kaçaklarını yüzde 55 civarında bu kaçakları yarıya indirme konusunda çalışmalar yapabiliriz' şeklinde konuştu.

Özdemir, suyun kıymetinin varken bilinmesi gerektiğini vurgulayarak bu konuya bütüncül bir şekilde bakılması gerektiğine dikkat çekti.

Bakmadan Geçme