ALİM OL, ZALİM OLMA

Gülşah ALTAŞ / Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul’un Pazar günü Elazığ’da konferans verecek olmasına tepkiler artarak devam ediyor. VEFA-DER Genel Başkanı Zülfü Kartakgül de bir basın açıklaması yaparak, “Biz Elazığ’da hoca efendilerin sohbetini istemiyoruz. Elazığ’ın buna ihtiyacı yok” dedi.

Dernek binası önünde açıklama yapan VEFA-DER Genel Başkanı Zülfü Kartakgül’e, Elazığ Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Arif Erol, Ak Parti Gençlik Kolları, Narkoz ve Abluka taraftar grupları da katılarak destek verdi.

Konuşmasında 15 Temmuz darbe girişimi sürecine değinen Kartakgül, Türk milletinin güçlü, inançlı ve imanlı bir millet olduğunu kaydederek, “O gün, İslam olgularını, iman motiflerini kullanarak, yüzde 90’ı Müslüman olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bizleri naif yerimizden yakalayarak ülkenin çok önemli kürsülerine sinsice yerleşip, ülkemizin silahını, tankını, topunu, tüfeğini bu inançlı, imanlı milletin karşısına çıkaran bir FETÖ terör örgütü vardı” dedi.

VEFA-DER Genel Başkanı Kartakgül, Türkiye’de İslami olguları savunan, İslamiyet’in manasını ve büyüklüğünü anlatan çok değerli alimlerin, ilim adamlarının, İslami akademilerden mezun olan bilim adamlarının bulunduğunu, bunların hepsine saygı duyduklarını belirterek şöyle konuştu:  “Şayet İslami olguları kullanıp konferans verdikleri yerlerde, İslami mücadelenin anlatılması icap eden şehirlerde 1 saatlik konuşma diliminin 40 dakikasını siyasete ayırıp, siyasi sorulara cevap vermekle haşır neşir olup, Türkiye Cumhuriyeti  Devleti’nin yüzde 52’sinin oyunu alan Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘kaleminin kırıldığını’ ifade eden, terör örgütü mensuplarının temsilcisi olan, HDP ile alakalı Selahattin Demirtaş’ı övgü dolu sözlerle destekleyen bir alime ‘sen ne yapıyorsun’ derler. Bize ‘alim ölürse, alem ölür’ diye öğretildi. ‘Alim ol, zalim olma’ diye inanan, imanlı bir topluluk olarak sesimizi duyururuz. Bundan kesinlikle çekinmez, geri adım atmaz, dik duruşumuzu da bozmayız.”

VERDİĞİNİZ MESAJLARA DİKKAT EDİN

Furkan Vakfı Temsilcisi ve üyelerine uyarılarda bulunan Kartakgül, “Sivri, dik, ayrıştırıcı, ‘sadece biz müslümanız, siz kafirlersiniz’ diye bize saldırıda bulunulursa biz ‘orada dur’ deriz. Alim olabilirsin, İslami akademilerden mezun olabilirsin ancak biz Elazığ’da evliyalar diyarında doğduk. Biz, Feti Ahmet Baba’nın kokusuyla, Arap Baba’nın hikayesiyle, Tayyar Baba’nın nefesiyle, Bıçakçı Celal Baba’nın sohbetiyle, Seyda Molla Bahri’nin gül kokusuyla, Seyda Molla Hayrettin’in duygusuyla ve daha ismini sayamayacağım bir çok mürşidi kamilin, Allah dostu evliyanın sohbeti, kokusu ve nefesiyle büyüdük. Furkan Vakfı’nın temsilcisi ve vakıf üyeleri; bizleri gittiğiniz şehirlerde kışkırtıcı temsiller ve örneklendirmeler vererek müslümanı müslümana kırdırmanın yapan sizlersiniz. Sohbetlerinize, konuşmalarınıza, verdiğiniz mesajlara dikkat edin” dedi.

ELAZIĞ’DA HOCA EFENDİLERİN SOHBETİNİ İSTEMİYORUZ

“Bizim lider diye benimsediğimiz, hedeflerini kendimize ilke edindiğimiz kişi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” diyen Kartakgül, Elazığ’da hoca efendilerin sohbetini istemediklerini, Elazığ’ın buna ihtiyacının olmadığını söyledi. Kartakgül duruş ve düşüncelerinden taviz vermeyeceklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes işini, görevini yapsın. Siz kendi içinizde hangi şehrin, hangi ülkenin imamı diye kendinizce bir yönetim şekli belirlemiş, devletin içinde bir cemaatleşme oluşumu sergiliyorsunuz. Biz Elazığ’da hoca efendilerin sohbetini istemiyoruz. Elazığ’ın buna ihtiyacı yok. Bizim camilerimizde çok değerli hocalarımız, Elazığ’da çok değerli Allah dostları vardır. Buraya gelip, gerginlik yaratıp, mağdurları oynamanıza izin veremeyiz. Bizim amacımız ayrıştırmak değildir. Siz nasıl ki devletin en büyük kademelerini tenkit etme haddindeyseniz biz de sizi tenkit ediyoruz ve ‘haddinizi bilin, konuşmalarınıza dikkat edin, insanların manevi duygularını kullanarak farklı bir oluşumun tetikçiliğini yapmayın’ diyoruz. Elazığlı misafirperverdir, düşmanı da olsa kapısından çevirmez. Gelirsin, anlatır gidersin. Ama bizim tavrımız, duruşumuz, düşüncemiz ve söylemimiz bu şekildedir.”