AK PARTİ'DEKİ KAVGAYI KİM KAZANACAK?

Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz Salı günü Mecliste, Ak Parti grubuna konuştu

AK PARTİ'DEKİ KAVGAYI KİM KAZANACAK?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz Salı günü Mecliste, Ak Parti grubuna konuştu. Birçok konunun dile getirildiği grup konuşmasında bir bölüm var ki, sayfamda gördüğünüz üç fotoğrafla birlikte Cumhurbaşkanımızın konuşmasını analiz etme zorunluluğu doğmuş oldu.

            Cumhurbaşkanımız grup konuşmasında şöyle dedi;

            “ Teşkilatlar, belediyeler eğer bizim dava idraki ile hareket etmiyorsa bize zarar veriyorlar ve zarar veren kardeşlerimizi de uyarıyorum kusura bakmasınlar, biz uyarmadan kendileri bu uyarıyı yapsınlar ve adımı atsınlar. Yanlışa tahammülümüz yok, 2019 bir kırılma noktası.”

            Çarşamba günü Ankara’da ilimizi ilgilendiren bir toplantı yapıldı. Toplantıya, Ak Parti Gen. Baş. Yrd. Ahmet Sorgun, Konya milletvekilleri, Sayın Mücahit Yanılmaz, Sayın Ejder Açıkkkapı ve Sayın Tahir Öztürk katıldı.

            Elazığ’dan katılan üç temsilcimiz de toplantıyı kendi sosyal medya hesaplarından duyurdular. Toplantıdan da bu şekilde haberdar olmuş olduk.

*****

            Şeytan ayrıntıda gizlidir diye bir söz var biliyorsunuz. Normal şartlarda asla dikkatimizi çekmeyecek bir ayrıntı gizliydi bu üç siyasimizin paylaşımında.

            Sayın Öztürk ve Sayın Açıkkapı paylaşımlarında Sayın Yanılmaz’dan hiç bahsetmemişlerdi. Ancak Sayın Yanılmaz kendi paylaşımında Elazığ milletvekillerinin toplantıya iştirak ettiğini yazmıştı.

*****

            Elazığ’daki Ak Partililer arasında bir husumetin olmadığını bilmeyenimiz yok sanırım. Ben bu durumu, daha her şey sütlimanken, geçtiğimiz yıl mayıs ayında yazdığımda taraflar sorunu görmezden gelmeye çalışmıştı. Yazı ses getirmişti ama kimse tartışmanın bitmesi için çaba sarf etmemişti.

            Devamında geçtiğimiz yıl eylül ayından sonra bir iki defa konuyu yine işledim. Siyasette başarılı olup koltuk sahibi olmuş koca koca insanların beni dinlemesini tabii ki beklemiyordum! İnsanın sözünün dinlenilir olması için sakal sahibi olmanın da bir işe yaramadığını yıllardır tecrübe ediyorum! Neyse…

            En son geçtiğimiz ramazan ayı içinde beklenen fırtına koptu ve Elazığspor tartışması sonrası taraflar atış serbest dedi! Son haftalarda sular durulmuş gibi görünebilir ama emin olun kavga sert bir şekilde devam ediyor.

*****

            Fotoğraflarla başlayan yazımızda tekrar başa dönecek olursak…

            Naçizane ceza hukuku konusunda az biraz iddia sahibiyimdir. Bu dalda başarılı olmanın ön şartlarından birisi de insan psikolojisini iyi bilmektir. İnsanların fiillerinde kasıtları doğrudan etkili olmasa bile zaman zaman devreye bilinçaltları girer.

            Vekillerin paylaşımında Sayın Yanılmaz’dan bahsetmemesinde aralarındaki husumetin etkisi doğrudan etkili olmasa bile bilinçaltları kesinlikle etkili olmuştur. Sayın Yanılmaz’ın ismini anmak istemiyorlar. Yok gibi davranarak kendilerince belki de Yanılmaz’ı yıpratmaya çalışıyorlar.

            Vekillerin yaptığı bu türden her hareketle Sayın Yanılmaz’ın toplum nezdinde mağdur duruma düştüğünü, aslında kendilerini yıprattıklarını görmüyorlar.

            Bir hususa herkesin dikkat etmesini rica ediyorum. Mücahit Yanılmaz’ın başarısız bir belediye başkanı olduğunu hiçbiri iddia etmiyor. Kapalı kapılar arkasında da böyle bir dedikodu çıkartmıyorlar. Konular hep bel altı vuruşları üzerinden yapılıyor.

            Elazığspor üzerinden çıkan kavgayı hatırlayalım. Mesele imar dedikoduları değil miydi? Sanki vekillerimiz siyasetin spordan uzak durmasını istiyormuş da, imardan toplanan paralarda dedikodu çıkıyormuş da, parti spor üzerinden yıpranıyormuş da… Daha bu ay Malatya, Ankaragücü, Gaziantep vs takımlara basın huzurunda belediyeler törenle paralar aktardılar. İş Elazığ’a gelince ne diye siyasetin abdesti bozuluyor?

            Mesele Elazığspor değildi. Hiçbir zaman da olmadı. İspat mı istiyorsunuz?

            Sayın Tahir Öztürk 8 Kasım 2016 tarihinde Fırat Gazetesinde, benimde içinde bulunduğum Elazığspor yönetimini hedef alan bol gürültülü, sıfır etkili bir açıklama yapmıştı! Orada neler söylediğini özetle hatırlayalım…

            “…, Belediyede muhatap bulunamıyor. Elazığspor Kulübünden muhatap bulunamadığı söyleniyor. Bu kadar sahipsizlik olur mu? Sonra diyorlar ki milletvekili olarak takıma sahip çıkılsın. Siz yönetici olarak öncelikli olarak takıma sahip çıkacaksınız, üzerinize düşeni yapacaksınız….”

            Sayın Vekil Elazığspor’un sahipsizliğinden bahsetmiş ancak ramazan ayında Elazığspor bizatihi sahipsizliğe terk edilmek istenmişti. Yönetimin kulübe sahip çıkmadığını iddia etmişti ama sonrasında kulübe sahip çıkan yönetim, dolayısıyla da Belediye aforoz edilmeye kalkılmıştı! Ne yaman çelişki değil mi?

            Kendisinden hiç kimse Elazığspor adına yardım beklemezken Sayın Öztürk her nereden icap etmişse topa girmişti. Siyaset spora karışmasın dememişti! Toplanan paralara ilişkin şerh düşmemişti. Sadece akrabası olan eski yönetimin savunuculuğuna soyunmuştu. Hatta zahmet buyurup eski yönetimin tuttuğu avukatla bile görüşmüştü…

            Ben şimdi kopan fırtınada sebebin belediyenin Elazığspor’a destek olması yüzünden partinin yıpranmaması olduğuna nasıl inanayım?

            Mesele aslında çok açık. Tahir Öztürk Mücahit Yanılmaz’ı sevmiyor. Elazığspor olmadan öncede sevmiyordu. Sebep, Belediyenin eski çöp ihalesi yüzünden yüklenici ile bol sıfırlı TL’ler üzerinden davalık olması mıdır, davanın bir tarafının Sayın Öztürk ile akraba olması mıdır, hatta Öztürk’ün dava konusunun gizli ortağı olduğunun iddia edilmesi midir, bilemem!

            Sonuçta Sayın Öztürk, Sayın Yanılmaz’dan haz etmiyor. Bu sebepledir ki, mütemadiyen Yanılmaz’ı görmezden geliyor, Yanılmaz’ın taraf olduğu her tartışmada karşı safta yer alıyor. Sosyal paylaşımında da Belediye Başkanını yazmasını beklemiyorum.

            Her şeyi anlıyorum da, Sayın Ejder Açıkkkapı’nın doğrudan taraf olmadığı konularda ön safta yer almak için gösterdiği heyecanı anlamıyorum! Doğru olan kavgada ortada olmak, arabulucu görevini üstlenmek, partiye zarar verilmesini önlemek değil midir?

*****

            Ve tüm konunun ana fikrine dönecek olursak…

            Cumhurbaşkanı Salı günü dava idrakinden bahsetti. Şahsi husumetlerin partiye zarar verdiğini söyledi. Herkesin kendisine çeki düzen vermesini istedi…

            Bir gün sonra insanlar içlerindeki kine yenilip paylaşım yaparsa…

            Belediye Başkanı kendi işini yapacak, vekiller kendi işini… Yoksa, hep söylediğim gibi, centilmenliği bozan kaybedecek!

            Sizce centilmenliği kim bozuyor?