Ak Parti'de 50+1 Kavgası

Yanıt olarak Tayyar ise "'Soros' dedik, ses Uçum'dan geldi. Hak etmediği koltuktan, koltuk sahibi olmayanları 'kendini düşünmekle' suçluyor. Hadsiz, kimsin sen!" dedi.

Tayyar, 16 Kasım'da paylaştığı tweet'lerde şunları söyledi: "Geçmişte karşı çıkmış, ağır eleştirilere muhatap olmuş biri olarak söz hakkım var. 50+1, Cumhurbaşkanımıza ve sisteme kurulan tuzaktı. Düzeltilebilirdi, vakti geçti. Yeni tartışma, seçimle ilişkilendirilir. Kazanmaya odaklanmalı, kazanınca biz değiştirmeliyiz. Çok basit, orana gerek yok. İsteyen istediğiyle bir araya gelir. En çok oyu alan kazanır. Siyasette gerginlik azalır, 50+1 tehdit olmaktan çıkar, sistem rahatlar"

Gelen eleştiriler karşısında Tayyar, başka bir paylaşımında ise "Misal… Belediye başkanlığı seçimindeki gibi en çok oyu alanın kazandığı sistemde oranı halk belirler. Seçim tek turda biter. Yüzde 25'le de yüzde 75'le de kazanabilirsin. Demokratiktir, meşrudur" dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum da tartışmalara katılarak Twitter hesabından paylaşımda bulundu. 

Uçum, paylaşımında "Türkiye'yi değil kendilerini düşünenler, ülke karşıtlığını iş edinenler, hakkımda "sorosçuluk yalanı" yayma peşindeler. Ne yaparsanız yapın 2007 ve 2017'de iki kez halk tarafından kabul edilmiş Türkiye'nin sosyolojik ve siyasi istikrarının güvencesi 50+1 kuralından halk vazgeçmez" dedi.

Bu açıklamaların ardından Uçum'a yönelik olarak Tayyar şunları söyledi:

" 'Soros' dedik, ses Uçum'dan geldi. Hak etmediği koltuktan, koltuk sahibi olmayanları 'kendini düşünmekle' suçluyor. Cüretkâra bak. 'Asla değişmez' diyerek Cumhurbaşkanımızı da tehdit ediyor. Hadsiz, kimsin sen!"

Bir diğer tweetinde ise Tayyar, "Uçum, devlet memurudur. Bir devlet memuru, siyasete racon kesemez. Siyaset yapacaksa, verir istifasını, çıkar er meydanına. Hodri meydan" ifadelerini kullandı.

Bu tartışmalar da gösteriyor ki hem siyasi konularda hem de ekonomi konularında Ak Partililerin de kafası çok karışık. Bunun da en önemli sebebi, seçimin kaybedilme endişesi ve iktidarın el değiştirme ihtimali.

Bir partide en üst kesimlerde ki Şamil Tayyar eski milletvekili olma dışında halen Ak Parti’nin en üst yönetimini oluşturan MKYK üyesi.

Tartışmalar da gösteriyor ki yolunda gitmeyen işler var ve bunun tartışması yaşanıyor.

Bugüne kadar Ak Parti’nin ne büyük sorunu kendi içinde dahi olsa gerçekler konuşamama, konuşulduğu takdirde ise azarlanma ve dışlanma müeyyidesi ile karşı karşıya kalınma riskiydi.

Artık birilerinin, ülkenin daha çok zora düşmemesi ve Ak Parti’nin de içinde bulunduğu durumdan kurtulması için kendisini feda etme pahasına da olsa konuşması ve gerçekleri haykırması gerekiyor.

Gün, gerçekleri görmezden gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan’a pembe tablolar sunma günü değil. Bu durum, ülkeye ve Erdoğan’a yapılacak en büyük yanlışlık ve haksızlık olur.

Kaldı ki bir yanlış dile getirildiğinde bunun amacı suçlu ve fail aramak değil, bu durumdan kurtulmak için çözüm aramanın yolunu ve önünü açmaktır. 

Artık danışman kadrosunun da bazı ülke gerçeklerini görmeleri ve durumu ayniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anlatmaları gerekiyor. Bu yapılmazsa bazı şeyler için çok geç kalınmış sayılır.