24 Ocak Teşekkürü!..
24 Ocak 2020 depreminden sonra devletin tüm kurumlarının ani refleksiyle başlayan çalışmaları kısa süre içerisinde sahaya yansıdı ve 26 bin konut yapılarak hak sahiplerine teslim edildi.
Üç yıl gibi kısa bir süre içerisinde yapılan bu devasa hizmetlere karşın, siyasilerimizin takipsizliği, bürokratların ilgisizliği, firmaların denetimsizliği sebebiyle basit sayılabilecek hatalar sebebiyle güçlü bir teşekkür duyulmadı şehirde.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan depremin ikinci günü ilimize gelmiş, incelemelerde bulunmuş ve yaraların bir an önce sarılmasına yönelik talimatlarını vermiş ve üç bakanın da şehirde kalarak çalışmaları bizzat koordine etmeleri talimatını vermişti.
Bakanlarımızın çalışmaları ile enkaz kaldırma çalışmaları kısa sürede tamamlanmış, bir yandan da rezerv alanlarında yeni konutların yapımı başlamıştı.
Kısa sürede konutlar yapıldı ve depremin birinci yılında çok sayıda depremzede evine kavuştu.
Depremin üçüncü yılında ise yaklaşık 26 bin konut tamamlanarak hak sahiplerine verildi.
Elazığ’ın yaşadığı depremden sonra halkın memnuniyeti yanında memnuniyetsizlikler de sıklıkla dile getirildi.
Çok hizmetin yanında elbette bazı kusurlar olur. Çalışmazsanız ve üretmezseniz hata yapmış olursunuz. Ama siz şehri yeniden inşa ve ihya ediyorsanız bazı hataları da yapma gibi işin doğasından kaynaklı problemler olur.
Ancak deprem sorası konutla ilgili şikayetlerin sebebinin hizmeti hayata geçiren kurumlardaki vizyon ve denetim eksikliğinden kaynaklandığını da kamuoyu biliyor.
Her ne kadar tüm yanlış ve hatalar siyasilere boca ediliyor olsa da ilgili firmaların duyarsızlıkları, kullandıkları iyi ve kaliteli malzemeye rağmen kalitesiz işçilik ve bunların denetimlerinin eksikliği ile az sorun çok konuşuldu ve hizmetin de önüne geçti.
Bunun bir göstergesi olarak 24 Ocak depremi ile ilgili sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin mesajlarında herhangi güçlü bir teşekküre rastlanılmadı.
26 bin TOKİ konutu, bir fırın açılışı kadar gündem ve coşku oluşturamamışsa, burada ciddi bir “anlatamama” ve bunda ısrar etme ve direnme gibi bir tutukluk görüyoruz.